YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4979
KARAR NO : 2014/10129
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
Mahkemesi : Ankara 15. İş Mahkemesi
Tarihi : 13.11.2013
No : 2011/577-2013/836
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı Kurum işleminin iptali, borçlu olunmadığının tespiti ve aylığın yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381. maddesinde, mahkemenin, hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim edeceği (yüze karşı okuyacağı), kararın tefhiminin en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı belirtilmiş, 388. maddesinde kararın içereceği konular sıralanarak, yargılama sonunda kurulan hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz yinelenmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu bildirilmiş, 389. maddesinde, mahkeme kararı ile iki tarafa yüklenen ve verilen görev ve hakların kuşku ve duraksamayı gerektirmeyecek şekilde oldukça kolay anlaşılır ve açık yazılması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girerek 1086 sayılı Kanunu ilga eden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294. maddesinde, yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararın hüküm olduğu belirtildikten sonra 297. maddesinde hükmün kapsadığı hususlar sıralanarak, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz yinelenmeksizin, isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu bildirilmiştir. Anlaşılacağı üzere söz konusu düzenlemeler, yargıda netlik ve açıklık ilkesine uygun olarak, kamu düzeni ve barışının sağlanmasını amaçlamaktadır.
İnceleme konusu davada; mahkemece, yargılama sonunda kurulan esas hakkındaki hükümde, davacının sübut bulmayan davasının reddine karar verildiği, Marmaris 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nde açılan ve davacısının, S.. S.. Başkanlığı ve davalısının Z.. D.. olduğu anlaşılan, hak sahibi konumundaki davalıya yersiz ödendiği ileri sürülen ölüm aylıklarının tahsiline yönelik icra takibine, vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemli davada; temyize konu eldeki dava ile fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesi ile 05.02.2013 gün ve 2012/369-2013/71 sayılı birleştirme kararı verildiği ve bu kararın 14.02.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 27.03.2013 tarihli duruşmasında; “Marmaris Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/369 Esas sayılı dosyasında birleştirme kararı verildiğinin görüldüğü ve dosyanın geldiği görülmekle, dosya içerisine konulduğu” ibaresinin duruşma zaptına geçtiği, ancak, birleşen dava hakkında bir karar verilmediği anlaşılmakla, az yukarıda yazılı yasal düzenlemelere aykırı olarak, birleşen dava hakkında karar verilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.