Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/4975 E. 2014/7050 K. 27.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4975
KARAR NO : 2014/7050
KARAR TARİHİ : 27.03.2014

Mahkemesi : Antalya 5. İş Mahkemesi
Tarihi : 07.12.2012
No : 2012/198-2012/129

Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanununun 21. maddesidir.

Anılan madde hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuan tahsili koşulları düzenlenmiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücuan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.

Davaya konu somut olayda, sigortalının 13.02.2009 tarihinde işverene ait araç ile seyir halinde iken, tek taraflı trafik kazası sonucu vefat etmesi ile sonuçlanan iş kazasının meydana geldiği; eldeki davada, üçlü bilirkişiden alınan raporda, iş kazasında sigortalının %100 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.

Anılan Yasal düzenleme çerçevesinde kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda alınacak raporda tartışılmalıdır. İşveren yada işverenlerin tamamen kusursuz kabul edilebilmesi için ise, anılan madde gereğince, işyerindeki işçilerin sağlığı ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik her türlü tedbiri alması, uygun çalışma ortamı hazırlaması, araçları noksansız bulundurması, işçileri etkin bir biçimde denetlemesi, gözetlemesi, bütün yükümlülüklerini özenle yerine getirmesi gerekir.

Mahkemece, öncelikle, kaza sonrası alınan adli raporda belirtilen sigortalıdaki alkol oranının gerçekliği araştırılarak, bu yönde maddi hata bulunup bulunmadığı hususu ilgili hastaneden sorularak, gerekirse bu yönde tam teşekküllü hastaneden yeniden rapor alınarak, sonrasında İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden, sigortalıdaki alkol oranının kazanın meydana gelmesindeki etkisini değerlendiren, iş kazasında kusurlu bulunan kişilerin kusurunun sebebini ve sıfatlarını ayrıntılı olarak açıklayacak biçimde rapor alınıp irdelenmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Kabule göre de, davanın reddi nedeniyle davalı lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de ayrıca isabetsizdir.

O halde, tarafların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi