Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/4661 E. 2014/9726 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4661
KARAR NO : 2014/9726
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

Mahkemesi :Bursa 3. İş Mahkemesi
Tarihi :25.12.2013
No :2013/534-2013/783

Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtildiği şekilde, hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacı vekili, davacının, amcası olan M. K.’ın, davacının kimlik bilgilerini kullanarak, muhtarlık vasıtasıyla kayıp belgesi ve kendi fotoğrafını yapıştırıp, davacı Ö.. K.. gibi sahte kimlik çıkarttığını, Bursa’da şirket kurduğunu, 1999/4212 takip dosyasında çıkarılan ödeme emirlerinin sahte adrese tebliğ yapılarak, takiplerin kesinleştiğini belirterek, borçlu olmadığının tespitine, davacının maaşına bu borç nedeniyle yapılan hacizlerin faizi ile birlikte istirdatına karar verilmesini talep etmiş; Mahkemece, yapılan ilk yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, temyiz denetimini yerine getiren Dairemizce, Bursa Ticaret Odasından şirketin kuruluşunda Ö.. K.. adına sunulan resimli kimlik bilgilerini içeren belgelerin aslı, M. K.’ın nufüs müdürlüğüne verilen fotoğraflı kimlik bilgilerini içeren belgenin aslı istenerek fotoğraflar üzerinde teknik bilirkişi incelemesi yapılması, şirketin kuruluşu sırasında Ö.. K.. bilgilerini içeren belgedeki fotoğrafın davacı Ö.. K..’a mı ait olduğu, yoksa, M. K.’a mı ait olduğu, şirkete ait belgelerin tümü getirtilip, gerekirse, imza incelemesi yapılması, ödeme emirinin Ö.. K..’a nasıl tebliğ edildiğinin saptanması, okunaklı bir şekilde tebliğ tebellüğ belgesi Kurumdan celb edilmesi, tebliğ usulüne uygun doğru olan davacı Ö.. K..’a yapılmış ise, davanın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılmamış ise, hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle, davanın reddine karar verilmesi gerekçesi ile bozulmuştur.

Bozma sonrası yapılan yargılama sonucu; Mahkemece, 22.03.2006 tarihinde, davacının kızı Z. K.’a teslim edilen tebliğatın, ödeme emrinin tebliğine ilişkin olduğu kabul edilerek, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Oysa ki, 22.03.2006 tarihinde yapılan tebliğatın içerisindeki belgenin, 10.03.2006 tarih 0395512 sayılı, davalı Kurum tarafından davacıya hitaben yazılan, davacının maaşına konulan haczin kaldırılmasının söz konusu olmadığına ilişkin yazı olduğu, ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğat olmadığı, bu şekilde, mahkemece, bozma ilamımızın gereğinin yerine getirilmediği anlaşılmıştır.

Şu halde Mahkemece; ödeme emrinin davacı Ö.. K..’a nasıl tebliğ edildiği, doğru olan davacı Ö.. K..’a ödeme emrinin tebliğ edilip edilmediği, tebliğ tarihi ve tebliğin usulüne uygun olup olmadığı saptanmalı, usulüne uygun bir tebliğ var ise, davanın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı belirlenmeli, süresinde açıldığı sonucuna varılırsa esasa girilip önceki bozma kararımız doğrultusunda araştırma yapılmalıdır.

Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yapılarak, elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.