Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/463 E. 2014/360 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/463
KARAR NO : 2014/360
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

Mahkemesi : Samsun 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 05.07.2013
No : 2011/56-2013/365

Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
 
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davacı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacı Kurum tarafından dava dışı limited şirketin sigorta prim borcu nedeniyle anılan şirket ile bu şirketin müdürü konumundaki davalı E.G.. hakkında 6183 sayılı Kanun hükümleri gereğince icra takibi başlatılarak düzenlenen ödeme emrinin 13.08.2009 tarihinde tebliğ edildiği, söz konusu davalı adına kayıtlı aracın 18.08.2009 günü düzenlenen noter satış sözleşmesiyle diğer davalı Ü.Şahin’e satılmasından sonra araç üzerine 09.09.2009 tarihinde Kurumca haciz konulduğu belirgin olup işbu dava söz konusu satış işleminin iptaline yöneliktir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak gerekli görülen yerlerde iş mahkemelerinin kurulacağı, bu mahkemelerin İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakacağı belirtilmiş, 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 101. maddesinde de, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği öngörülmüştür.

Diğer taraftan davanın temel yasal dayanağı niteliğindeki 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 24. maddesinde, kamu borçlusunun bu Kanunun 27, 28, 29 ve 30. maddelerinde yazılı tasarruf ve işlemlerinin iptali için genel mahkemelerde dava açılacağı ve bu davalara diğer işlere öncelikle genel hükümlere göre bakılacağı açıklandıktan sonra 25. maddesinde, iptalin, borçlu ile hukuki işlemde bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle, bunların mirasçılarına ve kötü niyet sahibi diğer üçüncü kişilere karşı isteneceği bildirilmiş, 27. maddesinde, ivazsız tasarrufların hükümsüzlüğü yönünde düzenleme yapılmış, 28. maddesinde, 27. maddenin uygulanması bakımından hangi tasarrufların bağışlama hükmünde olduğu sıralanmış, 29. maddesinde hükümsüz sayılan diğer tasarruflar sayılmış, 30. maddesinde, borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde kamu alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacıyla borçlu tarafından yapılan bir taraflı işlemlerle borçlunun amacını bilen veya bilmesi gereken kimselerle yapılan tüm işlemlerin tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduğu öngörülmüştür.

Ayrıca 6100 sayılı Kanunun 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu hüküm altına alınmış olmakla görev değerlendirmesinin mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden yapılması gerekmektedir.

Yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında dava irdelendiğinde, 6183 sayılı Kanunun 24 – 30. maddelerinin uygulanmasından kaynaklanan davada görevli yargı yerinin genel mahkemeler olduğu belirgin bulunmasına karşın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu işin esasına girilerek elde edilen sonuca göre karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
 
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
 
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.