Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/4490 E. 2014/10107 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4490
KARAR NO : 2014/10107
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

Mahkemesi : Erdemli 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 05.12.2013
No : 2004/645-2013/521

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili ile diğer davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 01.01.1996-30.06.2004 tarihleri arasındaki dönemde kapıcı, bekçi, bahçevan ve genel hizmetli olarak davalılara ait işyerlerinde, asgari ücretle çalıştığının tespitini talep etmiş, Mahkemece; davalılardan yapı kooperatifi nezdinde 01.01.1996-31.01.1997 tarihleri arasında 120 gün ve yönetim kurulu başkanlığı nezdinde, 1999/2. dönemi ile 2003 yılı sonu arası dönemde 1679 gün çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının, davalılardan kooperatif nezdinde 01.01.1996-30.01.1997 tarihleri arasında 270 gün çalıştığı, 01.05.1997-01.05.1999 tarihleri arasında dava dışı inşaat işyerinden kesintili ve kısmi bildirimlerinin bulunduğu, 01.09.1993-09.05.2003 tarihleri arasında ise, bakkaliye faaliyetinden dolayı 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki somut olayda; dava konusu dönemde aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler (komşu site yöneticileri ve çalışanları) ile çalışma ilişkisini beilebilecek diğer kişiler zabıta marifetiyle resen araştırılıp, yeteri kadarının bilgi ve görgülerine başvurulmadan, dinlenilen davacı tanıklarının kayıtlara geçen çalışmaları araştırılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davacının hizmet tespitini talep ettiği dönemde 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının bulunduğu anlaşılmakta olup, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle “çakışan sigortalılık” olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, yasalarda yer alan düzenlemelerle, sadece bir sigortalılığa geçerlilik tanınarak çözüme kavuşturulmaktadır.
Mahkemece, Türk sosyal güvenlik sisteminde çifte sigortalılığın mümkün bulunmadığı esas alınarak; 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Kanunu 13. maddesi ile değişik Ek 19. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna 5754 sayılı Kanun ile eklenen geçici 17. maddelerindeki, Bağ-Kur’a kayıt ve tescili yapıldığı halde 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin hiç prim ödemesi bulunmayan sigortalıların, bildirime karşın prim borcunu ödememeleri durumunda, tescil tarihi itibariyle sigortalılığının durdurulacağı, prim borcuna ait sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği, bu sürelere ilişkin prim tutarlarına Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği yönündeki hüküm dikkate alınmalıdır.
O halde, mahkemece yapılacak iş; çalışmanın gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla, derdest işçilik alacakları dosyası getirtilmeli, bordro tanığı R..Ö..ile az yukarıda açıklandığı şekilde resen belirlenecek tanıkların bilgi ve görgülerine başvurularak, tanık anlatımları arasında çelişki oluşursa giderilerek, davacının çalışması hiç bir kuşku ve tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit olunmalı, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının araştırılması bakımından vergi kaydı ile muhtasar beyannameleri celbedilmeli, Erdemli 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2010/141 E. sayılı dosyasında tanık olarak dinlenilen davacı beyanları değerlendirilmeli, 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın durdurulup-durdurulmadığı araştırılmalı; durdurulmadığının anlaşılması durumunda, davacının geçiminin hangi sigorta kapsamındaki çalışmasına dayalı olduğu, baskın sigortalılığın hangisi olduğu belirlenmeli ve baskın çalışmanın geçtiği sosyal güvenlik kuruluşundaki sigortalılığa itibar edilmesi gereği gözetilerek, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde; davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Venüs Sitesi Yönetim Kurulu ve Tasfiye Halinde V.. K…’ne iadesine, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.