Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/4465 E. 2014/14309 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4465
KARAR NO : 2014/14309
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

Mahkemesi : Erdemli 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 07.11.2013
No : 2009/521-2013/457

Dava, maluliyetin tespiti ile maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtilen nedenlerle davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
13.11.2007 tarihli maluliyet aylığı tahsis talebi reddedilen davacının, 01.06.1990-15.04.1999 arası dönemde 135 gün zorunlu SSK sigortalısı, 18.04.1999 tescil-devam biçiminde ise Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olduğu, 28.02.2010 tarihi itibariyle 10 yıl 10 ay 12 gün Esnaf Bağ-Kur hizmeti verilen davacının 2.543,25 TL prim borcu bulunduğu anlaşılmaktadır. Sevk üzerine düzenlenen Mersin Devlet Hastanesinin 31.12.2007 tarihli Sağlık Kurulu raporunda; “Diabet Tip 2, Hipertansiyon, Aort ve Mitral Operasyonlu” tanısı ile hastalığın 2 yıl önce başladığı ve sakatlık oranının %62 olduğu belirtilmiştir. Genel Müdürlük Sağlık Kurulu yukarıdaki rapora göre yaptığı değerlendirme sonucuna göre ve 29.04.2008 tarihli kararla 2/3 oranında çalışma gücü kaybının bulunmadığını bildirmesi üzerine, Kurum tahsis talebinin reddine karar vermiştir. Davacının 03.12.2008 tarihli itirazı üzerine düzenlenen 16.10.2009 tarihli Yüksek Sağlık Kurulu Kararı ile de kurum ret kararı yerinde görülmüştür. Mahkemece, Adli Tıp Kurumundan alınan 11.06.2012 tarihli raporda ise; davacının 11.10.2008 tarihinde yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre beden çalışma gücünün %60 oranında kaybedilmediği, yaşına göre ise %40 oranında meslekte kazanma gücünün kaybedildiği belirtilmiştir.
Dosyada mevcut sağlık kurulu raporlarına göre; davacının 2/3 oranında çalışma gücünü kaybetmediği anlaşılmakta ise de; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 25’inci maddesi ile tüm sigortalılar dolayısıyla 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur (4/b) sigortalıları açısından da “malul sayılma” şartları yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “…çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en
az % 60’ını kaybettiği…” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33’üncü maddesi uyarınca, hâkim bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleple bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleri ve onların tavsifleriyle bağlı olmadığından yürürlükteki Kanunları re’sen tatbik ederek iddia ve müdafaadaki netice-i talepleri karara bağlamakla mükelleftir.
Görülmekte olan dava, 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte henüz derdest olup, sosyal güvenlik hukukunun kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle, sigortalı veya hak sahipleri lehine getirilen yasal düzenlemelerin derdest davalara da uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Somut olayda, sevk üzerine düzenlenen Mersin Devlet Hastanesinin 31.12.2007 tarihli Sağlık Kurulu raporunda sakatlık oranı %62 olarak belirtilmiştir. Gerek Bağ-Kur Sağlık İşleri Daire Başkanlığı ve Kurum kararında gerekse Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporundaki değerlendirmeler davacının 2/3 oranında çalışma gücü kayıp oranının bulunup bulunmadığı noktasında yapılmıştır. Mahkemece, 5510 sayılı Yasanın 25 ve 26. Maddeleri kapsamında değerlendirme yapılmak suretiyle öncelikle, Yüksek Sağlık Kurulundan yeniden rapor alınmak suretiyle davacının %60 oranında veya üzerinde çalışma gücünü kaybedip kaybetmediğinin belirlenmesinin istenmesi, Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 11.06.2012 tarihli raporla çelişki ortaya çıkması halinde Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmak suretiyle %60 veya daha yüksek bir oranda çalışma gücü kaybının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, bu çerçevede; davacının, maluliyetinin
başlangıcının, oranının, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısının belirlenip, maluliyet aylığı koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği 5510 Sayılı Yasanın 25 ve 26. maddeleri kapsamında irdelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Kuşkusuz, maluliyet aylığı tahsis koşullarının varlığının saptanması halinde ise, aylık başlangıç tarihinin belirlenmesinde 5510 Sayılı Yasanın 27. Maddesinin göz önünde bulundurulması gerekir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.