YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3980
KARAR NO : 2014/5783
KARAR TARİHİ : 13.03.2014
Mahkemesi : Malkara Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 06.11.2012
No : 2008/300-2012/620
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı B. Taşımacılık Tarım ve Tic San Ltd Şti avukatları ile davalı E.. T.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 20.10.2006 tarihli trafik-iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 10 ve 26. maddeleridir. Davalı limited şirketin, 26. maddeye dayalı sorumluluğu bulunmadığı dosya kapsamı ile anlaşıldığı halde, 10. madde şartlarının oluşup oluşmadığı belirlenmeden karar verilmesi isabetsizdir.
506 sayılı Yasanın 9. maddesi – (Değişik : 25.08.1999 – 4447 / 12 md. Y.T. 08.09.1999) ”İşveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır.
(Ek : 14.07.1999 – 4410 / 1 md.) Dışişleri Bakanlığının sigortalı olarak yurtdışı göreve atanan personeli için işe giriş bildirgeleri ise, Kuruma en geç üç ay içinde gönderilir. ” Düzenlemesini öngörmektedir. Anılan Yasanın 10. maddesine göre ise 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir.Yani, davalı işverenin 506 Sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447 Sayılı Kanunun 2.maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9 ve 10.maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için;işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.
İşverene ait işyerinin hangi tarih itibarıyla 506 sayılı Yasa kapsamına alınması gerektiği belirlenmeli,bu kapsamda işyerinin tesciline ilişkin dosya getirilmeli ve işverence verilen işe giriş bildirgesinin Kuruma intikal tarihinin belirlenmeli, sigortalının işverene ait işyerinde işe başladığı tarihin açık ve net biçimde saptanmalı ve özellikle sigortalıya ait işe giriş bildirgesinin Kuruma intikal ettiği tarih ile iş kazası aynı tarihe rastlıyor ise, işe giriş bildirgesinin daha önce verildiğinin ispat yükünün işverene ait olacağı gözetilmeli, bütün bu olgular hep birlikte değerlendirilerek somut olayda 506 sayılı Yasanın 9. ve 10.maddesi hükmündeki koşulların oluşup oluşmadığı tespit edilerek, yapılacak araştırma sonucunda, davalı şirket yönünden 10. madde şartlarının oluşmadığı sonucuna varılırsa, davalı işverenin kusurlu olmadığı gözetilerek, bu davalı yönünden davanın reddi gerektiği gözetilmelidir.
Bilindiği üzere, sigorta şirketleri, sigortaladığı aracın sürücüsü ile şayet tespit edilmişse araç malikinin kusurlarıyla ve poliçe limitleriyle sınırlı biçimde zarardan sorumlu tutulabilirler. Kurumun kanundan doğan basit rücu hakkı nedeniyle, tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması gerekir.
Mahkeme tarafından bu gerekçe ile, davalı sigorta şirketi tarafından 57.500 TL’lik poliçe limitinden, 13.893,73 TL tutarında hak sahibine ödeme yapılması nedeniyle, sigorta şirketinin sorumluluğunun bakiye limit tutarı olan 43.606,27 TL ile sınırlı olduğu kabul edilmiş ise de; davalı sigorta şirketi tarafından sunulan bilgisayar ekran çıktısına dayalı olarak karar verilmiş olup, söz konusu belgede ödemenin kime hangi sebeple yapıldığı, imzalı onaylı dekont örnekleri ve icra takip dosyası getirtilmek suretiyle araştırılmalıdır.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı, davalı limited şirket avukatları ile davalı E.. T..’un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 13.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.