Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/3938 E. 2015/1936 K. 10.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3938
KARAR NO : 2015/1936
KARAR TARİHİ : 10.02.2015

Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi

Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın, davalı … yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan ….. vekilleri ile ….. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
23.8.2001 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazasında ölen sigortalı ….’ın hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalı işveren …. yönünden 506 sayılı Yasa’nın 10 ve 26/1, diğer davalılar yönünden, 506 sayılı Yasa’nın 26/2. maddesi uyarınca, davalılardan teselsülen tahsili istemine ilişkindir.
Hükme esas alınan Adli Tıp raporunda; sürücü …. % 25, davalı …’ın % 75 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş olup, Mahkemece, davalı işveren …’ın 10. maddeye dayalı olarak, davalı….’ın ise işleten sıfatı ile sorumlu olduğu kabul edildiği anlaşılmıştır.
Anılan Kanun’un 26/2. maddesinde öngörülen sorumluluk, kusur sorumluluğu ilkesine dayanmakta olup, 3. kişinin rücu alacağından sorumluluğu için, kasıt veya kusuruyla iş kazasının oluşumuna etkide bulunma koşulu öngörülmüştür. İşveren veya üçüncü kişiler ile üçüncü kişileri çalıştıranlara rücu olanağı anılan maddede öngörülen sayılı ve sınırlı durumların gerçekleşmesi halinde mümkün olup, 506 sayılı Yasanın 26. maddesine dayalı dava kapsamında, maddedeki sorumluluk hallerinin genişletilmesi veya genel hükümler uyarınca kusursuz sorumluluk yoluna gidilmesine olanak bulunmamaktadır.Bu nedenle, ….’ın işleten sıfatı ile sorumlu tutulamayacağı gözetilmelidir.
Davalı ….’ın ise; 10. maddeye dayalı olarak sorumlu olduğu kabul edilmişse de; 10. maddenin uygulanma şartlarının oluşup oluşmadığı yöntemine uygun olarak incelenmediği sonucuna varılmıştır.
506 sayılı Yasanın 9. maddesi – (Değişik : 25.08.1999 – 4447 / 12 md. Y.T. 08.09.1999) ”İşveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde, işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır.
(Ek : 14.07.1999 – 4410 / 1 md.) Dışişleri Bakanlığının sigortalı olarak yurtdışı göreve atanan personeli için işe giriş bildirgeleri ise, Kuruma en geç üç ay içinde gönderilir.” düzenlemesini öngörmektedir. Anılan yasanın 10. maddesine göre ise 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir. Yani, davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 2.maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9 ve 10.maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için;işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.
İşverene ait işyerinin hangi tarih itibarıyla 506 sayılı Yasa kapsamına alınması gerektiği belirlenmeli, varsa, işverence sigortalı hakkında verilen işe giriş bildirgesinin Kuruma intikal tarihi belirlenmeli, sigortalının işverene ait işyerinde işe başladığı tarih açık ve net biçimde saptanmalı ve özellikle sigortalıya ait işe giriş bildirgesinin Kuruma intikal ettiği tarih ile iş kazası aynı tarihe rastlıyor ise, işe giriş bildirgesinin daha önce verildiğinin ispat yükünün işverene ait olacağı gözetilmeli, bütün bu olgular hep birlikte değerlendirilerek, 10. madde koşullarının oluştuğu sonucuna varılacak olursa, Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeler uyarınca hakkaniyet indirimi yapılarak işverenin sorumluluğuna karar verilmelidir.
Öte yandan, davalılardan …’ın davadan önce öldüğü anlaşıldığından, HMK 124. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılarak, tüm yasal mirasçıları tespit edildikten ve bu kişilere husumetin yöneltilmesi sağlandıktan sonra, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalılardan …. vekilleri ile …..’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan …. ve ….’a iadesine,10.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.