Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/3702 E. 2014/4224 K. 28.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3702
KARAR NO : 2014/4224
KARAR TARİHİ : 28.02.2014

Mahkemesi : İstanbul Anadolu 7. İş Mahkemesi
Tarihi : 24.10.2013
No : 2012/449-2013/671
Davacı : F.. S.. adına Av. Belgin Ayaz
Davalılar : 1-Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. F.. O..
2-A..H.. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına Av. M.. K..

Davacı, davalılardan işveren yanında 04.05.1987-03.08.1987 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesinin “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20’nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesidir.
506 sayılı Yasa’nın 3/II-D maddesinde, el halıcılığı dokuma işlerinde çalışanlar hakkında kısa vadeli sigorta kollarının uygulanacağına ilişkin düzenleme, 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa’nın 57. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Davacının çalışmalarının işyerinde, ücreti ödenmek suretiyle, işverene bağımlı olarak gerçekleşmiş olması halinde , davacının, 06.08.2003 tarihi öncesindeki çalışmalarının da, hizmet sözleşmesine dayalı olduğunun kabulü gerekir.
Bununla birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur.
Mahkemece, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu gözetilerek, bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurularak, yöntemince inceleme ve araştırma yapılmalı, davacı ile işveren arasında hizmet akdinin unsurları olan zaman ve bağımlılık ilişkisinin varlığı irdelenmeli, davacının ihtilaf konusu dönemde davalı Kurum nezdinde 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Yasalara tabi sigortalılığının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, Kurum müfettişlerince ihtilaf konusu dönemde davalı işveren nezdinde inceleme yapılıp yapılmadığı araştırılarak var ise belgeleri celp edilmeli, Kurum nezdindeki ihtilaf konusu döneme ait dönem bordroları celp edilerek, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede işverenle anlaşmalı olarak halı dokuma işini yapan kişiler titizlikle araştırılarak belirlenmeli, belirlenen tanıkların taraflar arasındaki ilişkinin niteliği, yılda kaç gün ve günde kaç saat davacının iddia ettiği şekilde çalışmanın bulunduğu yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde; iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak hizmet akdinin unsurlarının da gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, dönem bordrosunda yer alan 38 günlük bildirimin davacıya aidiyeti kızlık soyadı da araştırılmak suretiyle belirlenmeli, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.