Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/3584 E. 2014/16611 K. 08.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3584
KARAR NO : 2014/16611
KARAR TARİHİ : 08.07.2014

Mahkemesi : Van İş Mahkemesi
Tarihi : 12.09.2013
No : 2012/60-2013/351

Re’sen tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammı nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti, idari para cezası ve prim borcundan kaynaklanan ödeme emirlerinin iptali ve 5084 sayılı Yatırımın ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la öngörülen teşvikten yararlanma hakları bulunduğunun tespiti davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi ve davacılar vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08.07.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar adına Av. İ.. G.. ile karşı taraf adına Av. B.. U..K.. geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Önceki bozma kararımızda; davacı şirket ile 3. şahıslar arasında düzenlenen 26 adet sözleşmenin tamamının celbedilerek, lafzıyla bağlı kalmaksızın sözleşmelerin içeriği de değerlendirilmek suretiyle, sözleşmelerin kira sözleşmesi mi, komisyon sözleşmesi mi olduğunu belirlemek, gerekirse terminal otobüs çıkış kayıt defterleri ilgili Kuruluştan istenerek, asgari işçiliği teknik usullerle saptamasını bilen bir hukukçu bilirkişinin de aralarında bulunduğu üç kişilik heyetten rapor alınarak karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Davacı şirket ile 3. şahıslar arasında sözleşmelere göre, aracın yurt içinde ve dışında yetki belgesi ünvanı altında taşıma yapmak için kullanılacağı, araçlarda çalıştırılacak personelin sosyal sigorta işlemleri ile sigorta primleri konusundaki tüm yükümlülüklerin araç sahibine ait olduğu, sözleşmeli otobüs sahiplerinin bu otobüsleri kendi nam ve hesabına işlettikleri, ayrı muhasebe düzenleri ve vergi yükümlülükleri olduğu, davacı şirketin kendi ünvanı altında biletler keserek yolculardan ücret aldığı, bu ücreti sefere çıkacak otobüs sahibine komisyonunu düştükten sonra fatura karşılığında ödediği, yasal defterlerine de komisyon geliri olarak işlediği, sözleşmeli otobüslerin ise çıktığı her sefer için davacı şirkete fatura keserek taşıma bedelini aldığı, taraflar arasındaki sözleşmelerin komisyon sözleşmesi olduğu, bozma kararımızda belirtilen ilkelere uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporundan, davacının kendi özmalı olan otobüslerin sefer sayıları ve süreleri dikkate alınarak eksik işçilik bildiriminde bulunulmadığının anlaşılmış olmasına göre; Mahkemenin bu yöndeki kabul kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı ile 3. şahıslar arasında düzenlenen sözleşmelerin komisyon sözleşmesi olarak kabul edilmesine göre davacı şirketin işverenlik sıfatının bulunmadığı dikkate alınmaksızın, davacı şirket ile sözleşmeli otobüs sahipleri arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu yönündeki Mahkemenin kabulü ise isabetli bulunmamıştır.
2-6183 sayılı Yasanın 55. maddesi, vadesinde ödenmeyen kamu alacaklarının tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesi olanağını öngörmüş olup; ödeme emrine konu edilen alacağın, kesinleşmiş ve tahsil edilebilir aşamaya gelmiş olması zorunluluğu bulunmaktadır. İtiraz prosedürü tamamlanmadığı halde, takibe konu edilen idari para cezası mevcut ise, 5510 sayılı Yasanın 102. (506 sayılı Yasanın 140) maddesi uyarınca başlamış olan prosedür bulunup bulunmadığı araştırılarak, mevcut ise sonuçlanması beklenip; kesinleşen idari para cezası miktarının tespitiyle, bu miktara ilişkin ödeme emri yönünden, 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde sınırlı olarak sayılmış nedenlere dayalı incelemeyle sonuca varılması gerekmektedir.
HMK’nun 167. maddesi uyarınca yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için aralarında bağlantı bulunsa bile davaların ayrılmasına, davanın her safhasında karar verilebilir. Yine aynı Kanunun 30. maddesinde mahkemenin yargılamayı, mümkün olduğunca hızlı ve bir düzen içerisinde seyretmesini sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir.
Davaya konu somut olayda, 506 sayılı Yasanın 140. maddesi uyarınca idari para cezalarının iptaline ilişkin olarak idare mahkemesinde davaların açıldığı ve açılan davalarda hüküm verilebilmesinin, resen prim tahakkukunun iptaline ilişkin iş bu davanın sonuçlanmasına bağlı olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu somut olayda, 506 sayılı Yasanın 140. maddesi uyarınca idari para cezalarının iptaline ilişkin olarak idare mahkemesinde davaların açıldığı ve açılan davalarda hüküm verilebilmesinin, resen prim tahakkukunun iptaline ilişkin iş bu davanın sonuçlanmasına bağlı olduğu anlaşılmış olmakla; idari para cezalarından kaynaklanan 2009/11886, 11887, 11888, 11889, 11890 nolu ödeme emirlerinin iptaline ilişkin talep yönünden dava tefrik edilerek, idari para cezasının kesinleşmesi olgusu bekletici sorun yapılarak, elde edilecek sonuca göre, davacının idari para cezalarından sorumlu olup olmayacağı saptandıktan sonra ödeme emirleriyle ilgili bir karar vermek gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacılar ile davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacılar avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, davalı avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacılara yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 08.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.