Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/3579 E. 2014/3861 K. 27.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3579
KARAR NO : 2014/3861
KARAR TARİHİ : 27.02.2014

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalılardan işveren köy tüzel kişiliği nezdinde 26.10.2001 – 01.05.2008 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı köy bekçisi olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davanın kısmen kabulü ile davacının 01.01.2003 – 01.05.2008 tarihleri arasında çalıştığının tespitine ilişkin Mahkemenin 17.02.2009 gün 123 / 41 sayılı kararının davalı Kurum ile davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.01.2011 gün 10669 / 485 sayılı ilamı ile davacının temyiz dilekçesinin reddine, davalı Kurum temyizi yönünden ise hükmün bozulmasına karar verilmiş; Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacının talep gibi 26.10.2001 – 01.05.2008 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Her ne kadar bir ara kararı olsa da; Mahkemece, Yargıtay’ın bozma ilamına uyulması durumunda, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve Mahkeme bu kararından dönemeyeceği gibi bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorundadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usulî kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Nitekim; Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.02.1990 gün 10-117; 07.10.1990 gün 439-562; 19.02.1992 gün 635-82; 23.02.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 Esas 2006/573 Karar; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 Esas 2008/632 Karar ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 Esas 2010/87 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Öte yandan, uyulan bozma ilamını temyiz etmeyen ya da temyiz etse bile temyiz nedenlerinin veya temyiz dilekçesinin reddine karar verilen taraf aleyhine verilen ilk hükmün temyiz nedenleri dışında kalan hususları yönünden karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak söz konusu olup, bozma sonrası yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde de anılan usuli kazanılmış hakkın nazara alınması gerekecektir.
Eldeki davada; bozulan ilk kararda davacının 26.10.2001 – 31.12.2002 tarihleri arasındaki dönem yönünden davasının reddine karar verildiği ve davacının temyiz dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği halde davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin bozma sonrasında bu defa söz konusu dönem yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının birinci bendi tümüyle silinerek yerine,
“1- Davanın kısmen kabulü ile davacının davalı … Köyü tüzel kişiliği nezdinde 506 sayılı Kanun (5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi) kapsamında hizmet akdine dayalı olarak 01.01.2003 – 05.01.2008 tarihleri arasında asgari ücret üzerinden kesintisiz çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine” bendinin yazılmasına;
Hüküm fıkrasının üçüncü bendinde yer alan “628,50 TL. nin” ibaresinden sonra gelmek üzere “kabul ve red oranına göre belirlenen takdiren 113,50 TL. Sinin davacı üzerinde bırakılmasına, 515,00 TL. Sinin” ibaresinin yazılmasına;
Hüküm fıkrasının dördüncü bendinin satır sonuna “AAÜT’ne göre hesaplanan 1.320,00 TL. Vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendini vekiller temsil ettiren davalı Kuruma verilmesine” cümlesinin eklenmesine ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.