Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/3538 E. 2014/4904 K. 06.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3538
KARAR NO : 2014/4904
KARAR TARİHİ : 06.03.2014

Mahkemesi : İzmir 9. İş Mahkemesi
Tarihi : 16.01.2014
No : 2013/603-2014/7

Dava, Alman Rant Sigortasına giriş olan 18 yaşın ikmal edildiği 10.01.1986 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak tespiti, 27.12.2012 günlü borçlanma isteminin 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında geçerliliği ve aksi Kurum işleminin iptali istemlerine ilişkindir.
Mahkeme, uyulan bozma ilamı uyarınca ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu olayda; 27.12.2012 günlü borçlanma talep tarihi itibarıyla yurt içi sigortalılık kaydı bulunmayan ve Alman rant sigortasına 10.01.1986 tarihi itibarıyla giriş yapan davacının, anılan borçlanma başvurusunun reddi üzerine 3201 sayılı Yasanın 4’üncü maddesinde öngörülen üç aylık yasal ödeme süresi içerisinde 14.02.2013 tarihinde açılan eldeki bu davayla; Alman R. Sigortasına giriş olan 18 yaşın ikmal edildiği 10.01.1986 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak belirlenmesi, 27.12.2012 günlü borçlanma isteminin 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında geçerliliği ve aksi Kurum işleminin iptali istenmiştir.
Mahkemenin, sigorta başlangıcına ilişkin istemin kabulüne, diğer istemlerin ise reddine dair kararın temyizi üzerine, Dairemizin 04.07.2013 günlü bozma kararı sonrası sürdürülen yargılama sırasında, davacı sigortalı 06.07.2013 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde çalışmağa başlamış ve 11.10.2013 günlü borçlanma başvurusu ile 29.10.2013 tarihli ödemeyle Almanya’da geçen 10.01.1986-10.01.2001 tarihleri arası döneme ilişkin olarak 2.155 günlük yurt dışı süresini son tabi olunan sigortalılık gözetilerek 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde borçlanmıştır.
Mahkemece uyulan bozma ilamı uyarınca, anılan 4/1-a madde kapsamında yapılan yurt dışı borçlanması dikkate alınarak, davalı Kurum tarafından 10.01.1986 tarihli ranta girişin sigorta başlangıcı kabul edildiğinden hareketle, sigorta başlangıcına dair davacı istemi ile, borçlanmanın 4/1-a madde kapsamında geçerliliğine ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin hükmü eksik incelemeye dayalıdır. Dava dosyasında yer alan “Davacının Yurtdışı hizmet borçlanması durum dökümü” adlı kurum kaydında, sigortalının hizmet başlangıç tarihi “11.01.1986” tarihi olarak görünüyor ise de, gerek davaya esas 27.12.2012 günlü borçlanma başvurusunun reddine ilişkin kurum yazısı ve gerekse davalı Kurum cevap dilekçesi ile dosya içeriğinden, davalı Kurum’un rant sigortasına giriş tarihi olan 10.01.1986 tarihini Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak kabul ettiği sonucu çıkarılamaz.
3201 sayılı Yasanın “Borçlanma Tutarı ve Borçlanma Tutarının İadesini” düzenleyen 4’üncü maddesi “…Borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32’sidir.Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır.
Borçlanmadan sonradan vazgeçenler ile yapılan borçlanma sonrasında aylık bağlanması için gerekli şartları yerine getiremeyenlere ve bunların hak sahiplerine talepleri üzerine yaptıkları ödemeler, faizsiz olarak iade edilir…” hükmünü içermekte olup; anılan düzenleme ile, tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin usulünce tebliğ edildiği tarihten itibaren 3 aylık süre içerisinde ödenmemesi halinde, önceki borçlanma istemi geçersiz sayılarak, yeniden borçlanma başvuru şartı getirilmiştir.
Somut olayda, davacının 27.12.2012 günlü borçlanmanın niteliği ve sigorta başlangıcı sayılması istemlerini de içerir borçlanma başvurusunun, sigorta başlangıcı sayılması yönündeki istemin haklı olmayan bir gerekçeyle reddedilmiş olması, giderek, usulünce tahakkuk ettirilip tebliğ edilmiş bir borçlanma bedelinin de bulunmaması karşısında, yukarıda bahsedilen yasal üç aylık yasal sürenin başladığından bahsetmek mümkün olmayacaktır. Nitekim davacı, 06.07.2013 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde çalışmağa başlamış ve 11.10.2013 günlü borçlanma başvurusu, 29.10.2013 tarihli ödemeyle Almanya’da geçen 10.01.1986-10.01.2001 tarihleri arası döneme ilişkin olarak 2.155 günlük yurt dışı süresini son tabi olunan sigortalılık gözetilerek 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde borçlanmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; 27.12.2012 günlü borçlanma başvurusunun reddi üzerine ve yasal üç aylık ödeme süresi içerisinde iş bu davanın açılmış olması ve 06.07.2013 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında sigortalı çalışarak 10.01.1986-10.01.2001 tarihleri arası Almanya’da geçen yurt dışı süresine ilişkin olarak 2.155 günü 4/1-a madde kapsamında borçlanılmış olması nedeniyle; aksi kurum işleminin iptaline, Alman Rant Sigortasına giriş olan 18 yaşın ikmal edildiği 10.01.1986 tarihinin, Türkiye’de 5510 sayılı Yasanın 4/1-a madde kapsamında öngörülen sigortalılık niteliğinde olmak üzere sigorta başlangıcı olarak tespitine karar verilmesi gerekirken davanın tümüyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.