Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/3293 E. 2014/4896 K. 06.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3293
KARAR NO : 2014/4896
KARAR TARİHİ : 06.03.2014

Mahkemesi :Burdur 1. Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :05.07.2013
No :2012/303-2013/462

Dava, aksi Kurum işleminin iptali, Alman rant sigortasına giriş olan 01.01.1975 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı alınarak 01.03.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması ve aynı tarihten itibaren hak edilen aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğini öngörmüştür. Ancak anılan sözleşme hükmünün uygulanabilmesi, Alman Rant sigortasına giriş tarihini içerecek şekilde yurt dışı borçlanmasının usulünce yapılması halinde mümkündür.
Diğer taraftan, Dairemizin 06.12.2013 günlü geri çevirme kararı üzerine gönderilen 24.06.2011 ve 23.07.2012 tarihli tercümeli Alman Mercii yazıları ile, eki aynı tarihli tercümesiz sigorta durumunu gösterir belgede; davacının, borçlanmaya konu yapılan süreleri de içerecek şekilde 28.08.1973-06.06.1984 tarihleri arası Almanya primlerini 06.09.1985 tarihli kararla iade alarak yurt dışı çalışmalarını tasfiye ettiği belirtilmektedir.
Prim iadesi suretiyle tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerindeki tasfiye edilme hali, söz konusu yurt dışı sürelerinin, 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlandırılarak sigortalının sosyal güvenliği bakımından değerlendirilmesinde, aksine bir düzenleme bulunmadığından engel değildir. Ancak tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerin, sigortalılık başlangıcında esas alınabilmesi mümkün de bulunmamaktadır.
Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında bağıtlanan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, Alman rant sigortasına girmiş bulunması halinde, rant sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğini belirtmekle birlikte, anılan hükmün uygulanabilirliği, her iki ülke mevzuatına göre dikkate alınabilecek bir sigortalılık süresinin bulunması halinde mümkündür.
Sigortalı hizmetlerin tasfiye edilmesi halinde, tasfiyeye uğramış hizmetlerin sosyal sigorta hukuku açısından geçerliliğini yitirmiş sayılması ve artık her iki ülke mevzuatına göre nazara alınabilecek bir sigortalılık süresi kalmayacağından, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında aktedilen Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü uyarınca, rant sigortasına giriş tarihinin, Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak sayılması mümkün olmayacaktır.
Kuşkusuz bu halde sigorta başlangıcı, 3201 sayılı Yasanın 5’inci madde hükmü çerçevesinde belirlenmesi gerekecektir.
Şu halde yapılması gereken iş; 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanmaya konu yapılan ve rant sigortasına giriş tarihini de kapsayan 28.08.1973-06.06.1984 tarihleri arası yurt dışı çalışmalarının tamamının tasfiye edilip edilmediği, tasfiye edilmeyen ve rant kapsamında kalan bir sürenin kalıp kalmadığı usulünce yapılacak araştırma ile belirlenmeli; tasfiye edildiğinin anlaşılması halinde ve Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin sigorta başlangıcına dair sözleşme hükmünün uygulanmasını gerektirecek nitelikte başkaca rant sigortasına girişin de bulunmaması halinde, sigorta başlangıcı ve yaşlılık aylığına dair davacı istemi, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde yeniden değerlendirmeli ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.03.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.