Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/3237 E. 2015/6423 K. 02.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3237
KARAR NO : 2015/6423
KARAR TARİHİ : 02.04.2015

Mahkemesi : Kocaeli 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 19.12.2013
No : 2013/177-2013/619

Dava, Alman R. Sigortası’na giriş tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinin ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
11.02.2013 tarihinde açılan eldeki davada; davacı 03.09.2008 tarihinde 3201 sayılı Kanun kapsamında Almanya ülkesindeki hizmetlerine ilişkin birinci borçlanma talebinde bulunduğu, birinci borçlanma talebine istinaden Kurumca tahakkuk ettirilen borçlanma bedelini süresinde ödemediği, yeniden 06.07.2012 tarihinde 3201 sayılı Kanun kapsamında Almanya ülkesindeki hizmetlerine ilişkin ikinci borçlanma talebinde bulunduğu, Kurumca 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında tahakkuk ettirilen 5.150 gün karşılığı borçlanma bedelini 16.11.2012 tarihinde ödediği, davacının 05.12.2012 – 11.12.2012 tarihleri arasında 7 gün ve 21.11.2013 – 27.11.2013 tarihleri arasında 7 gün olmak üzere Türkiye’de 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında toplam 14 gün sigortalılığı bulunduğu, davacının 27.11.2013 tarihinde 3201 sayılı Kanun kapsamında Almanya ülkesindeki hizmetlerini üçüncü defa borçlanma talebinde bulunduğu ve Kurum tarafından 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında 15 gün üzerinden tahakkuk ettirilen borçlanma miktarının tamamını ödediği, davacının 16.11.2012 tarihli tahsis talebi hakkında Kurumun davacının 9.000 gün prim ödeme gün şartının ve 50 yaş şartının gerçekleşmediğinden bahisle tahsis isteminin reddedildiği, davacının Alman sigorta merciinin 01.04.2008 tarihli cetvelinde, Federal Alman Madenciler, Demiryolları, ve Deniz İşletmeleri Emeklilik Sigortası merciince düzenlenen 01.07.2009 tarihli hesap cetvelinden ve anılan belgeyi esas alarak 11.10.2011 tarihinde Essen Başkonsolosluğu tarafından düzenlenen belgeden davacının, 01.01.1983 – 31.12.1983 tarihleri arasında “pflicbeitragszeit (zorunlu prim ödemesi)” olan bildirim bulunduğu ve 01.07.2009 tarihinde emekli olduğu, davacının Alman R. sigortasına giriş tarihi olan 16.05.1983 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istediği, mahkemece, davacının sigorta başlangıcının Alman sigorta merciinde çalışmaya başladığı 16.05.1983 olduğunun ve 506 sayılı Kanunun geçici 81/B-d maddesindeki şartların gerçekleştiğinden bahisle, davacının, tahsis talep tarihini takip eden 01.12.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine dair davanın kabulüne karar verilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanunun 79’uncu maddesiyle değişik 3201 sayılı Kanunun 3’üncü maddesi, “Bu Kanunun 1′ inci maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk vatandaşı olan hak sahipleri sigortalının Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması yoksa, Sosyal Güvenlik Kurumuna, Türkiye’de çalışması varsa en son tabi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar…” hükmünü içerirken; yine aynı Kanunla 3201 sayılı Kanunun 5’inci maddesine 4’üncü fıkra hükmü olarak eklenen ek fıkra ile de; “Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.” hükmü getirilmiştir.
5754 sayılı Kanun ile, 3201 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler ve getirilen ek düzenlemelere birlikte bakıldığında; başvurulacak kuruluşların belirlenmesinde, eski 3’üncü maddede öngörülen değişik hallerden tümüyle vazgeçilmiş ve sadece, Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği öngörülmüştür. Anılan düzenlemeyle, Türkiye’de hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması bulunmayan kişilerin, 3201 sayılı Kanuna dayalı borçlanma sürelerinin 5510 sayılı Kanunun 4/1-b kapsamında sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi gerekecektir. Yani kişinin yurtiçinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi sigortalılığı var ise talep tarihi itibariyle en son sigortalılık haline göre 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanma yapacaktır.
2829 sayılı Kanunun 8. maddesi, “Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacının, 27.11.2013 tarihli 3201 sayılı Kanun kapsamında üçüncü borçlanma talebine istinaden borçlanılan 15 günlük sürenin 3201 sayılı Kanunun 3. maddesine göre 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalılık olarak kabul edilmeli, davacının 16.11.2012 tarihli tahsis talebi 06.07.2012 tarihli ikinci borçlanma talebine istinaden 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında sigortalılık süresi olduğu gözetilerek, tahsis şartları 1479 sayılı Kanunun geçici 10. maddesine göre irdelenmeli, davacının 16.11.2012 tarihli tahsis talebinde, şartların oluşmaması halinde, 2829 sayılı Kanunun 8. maddesi gözetilerek tahsis şartları irdelenmeli, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma gerekir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.