Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/3136 E. 2014/9461 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3136
KARAR NO : 2014/9461
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

Mahkemesi : Konya 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 31.12.2013
No : 2013/287-2013/452

Dava, bir günlük hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı SGK Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
04.10.1985 – 09.10.1985, 14.10.1985 – 30.10.1985, 13.01.1986 – 22.01.1986 tarihleri arasında çeşitli ilkokullarda vekil öğretmenlik yaptığı yönünde hakkında düzenlenmiş yazılı belgeler bulunan, işverence kendisine ödenen ücretlerden herhangi bir sigorta primi kesintisi yapılmayan, davalı Kurum kayıtlarında bildirimi olmayan davacının terditli istemde bulunduğu anlaşılmakla uyuşmazlık, 04.10.1985 veya 14.10.1985 ya da 13.01.1986 tarihlerinde davalı işverene ait okullarda bir gün süreyle hizmet akdine tabi olarak çalışıldığının tespitine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79. maddesinin 10. fıkrasında, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmış olup, anlaşılacağı üzere çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden bu maddeyle getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Buna göre; ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Bununla birlikte önemle vurgulanmalıdır ki, değinilen kuralın tek istisnası, kamu kurum ve kuruluşlarında gerçekleşen hizmete ilişkin olarak, Kuruma aktarılmasa dahi işveren tarafından ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapılması olgusudur. Bir başka anlatımla, sözü edilen niteliğe sahip işyerinde çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin de belgelere dayandırılması asıl olduğundan, yukarıda açıklanan durumların hiçbiri gerçekleşmemiş olsa da Kuruma aktarılmamasına karşın işverence ilgiliye ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapıldığı takdirde hak düşürücü süreye ilişkin hüküm uygulanamaz. Belirtilmelidir ki, uygulama yapılırken, hizmetin ara vermeksizin kesintisiz gerçekleştiği durumlarda, çalışmanın sona erdiği (işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak beş yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir.
Diğer taraftan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26. maddesinde, hakimin, tarafların istem sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre istem sonucundan daha azına karar verebileceği öngörülmüştür.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, kamu kurum ve kuruluşu niteliğindeki işverene ait işyerinde gerçekleşen hizmete ilişkin olarak, hak düşürücü sürenin işlemesine engel herhangi bir olgu bulunmadığı gibi ödenen ücretler üzerinden sigorta primi kesintisi yapılmadığı da açıktır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, ayrıca, bir günlük hizmet tespiti istenilmesine karşın 6100 sayılı Kanunun 26. maddesine de aykırılık oluşturacak şekilde 04.10.1985 – 09.10.1985, 14.10.1985 – 30.10.1985, 13.01.1986 – 22.01.1986 dönemlerindeki çalışmaların hüküm altına alınması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.