Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/2974 E. 2014/9370 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2974
KARAR NO : 2014/9370
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

Mahkemesi : Niğde 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 10.12.2013
No : 2013/532-2013/668

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, Mayıs/1997-28.03.2008 döneminde otobüs şoförü olarak davalılardan şirket işyerinde çalıştığının tespitini istemiş, Mahkemece; 01.05.1997-17.12.2003, 02.01.2004-22.03.2006 ve 10.10.2006-28.03.2008 tarihleri arasında üç dönem halinde davalı şirket işyerinden yapılan bildirimler dışlanmak suretiyle kısmen kabule karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak, kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki somut olayda; davacının, 18.12.2003-01.01.2004 ve 23.03.2006-09.10.2006 tarihleri arasında davalı şirketten bildirimlerinin bulunduğu, 22.07.1985-17.12.2003 tarihleri arasında ise, 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalı olduğuna dair belgenin temyiz aşamasında dosya içerisine sunulduğu, davacı tarafından ibraz edilen terminal çıkış tutanaklarının incelenmesinden; 2007 – 2008 yıllarında davalı şirket dışında başka firma adları altında değişik plaka sayılı araçlarda seferler yaptığı, bu seferlerde başka şoförlerin de görev yaptığı ve bunların yargılama aşamasında dinlenilmediği, terminal giriş çıkış kayıtlarının dosyada bulunmadığı, davacı adına kesilen trafik cezalarının 1999-2006 tarihleri arasını kapsadığı ve 2002-2006 yıllarında 6 değişik araç plakasının yer aldığı, terminal giriş-çıkış kayıtları ile trafik cezalarında yer alan plaka sayılı araçlardan bir kısmının davalı şirkete, bir kısmının ise dava dışı otobüs firmaları ya da başka şirketlere ait olduğu anlaşılmakla, Mahkemece; tanık beyanları, terminal çıkış kayıtları, kesilen trafik cezaları dikkate alınarak 01.05.1997-2008 yılları arasında kesintisiz çalıştığının kabulü ile hizmet tespit edilmiş ise de: tutanaklarda yer alan başka firma isimleri ve plakaları, bordro tanıklarından birinin başka firmalarda da çalışıldığına ilişkin beyanları gözetildiğinde verilen kabul kararı eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında dava değerlendirildiğinde; re’sen araştırma ilkesi uyarınca, Mahkemece; davalı işyerinin şehirlerarası yolcu taşımacılığı üzerine kurulu olduğu da gözetilmek suretiyle, ihtilaf konusu dönemde davalı şirket adına kayıtlı araç ile kiralama yöntemi ile kullanılan araçlar belirlenmeli, plakalarına göre terminalden giriş–çıkış tarihleri ve sefer için gidilen iller, işyerinden başkaca şoför olarak çalışmaları bildirilmiş kişilerin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, İl Özel İdaresinden terminal giriş-çıkış kayıtları istenilmeli; ihtilaflı dönemde çalışması bulunan ve dinlenilmeyen bordro tanıkları re’sen tespit edilerek, beyanlarına başvurulmalı; davacı ile birlikte başka firmalarda çalışmaları görülen C.E., A.A. ve Ç.Ç. dinlenilmeli, işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası celbedilmeli ve işçilik alacakları davasında dinlenen tanık anlatımları ile iş bu davada bilgi ve görgülerine başvurulan tanık beyanları karşılaştırılarak, varsa çelişkiler giderilmeli; toplanan ve toplanacak delillerin sonucuna göre, başka işverenler nezdinde çalışması olup olmadığı belirlenmeli, tespit edilir ise ihtilaf konusu dönemi kapsar şekilde dava dışı işyerlerinde geçen hizmet süreleri dışlanmalı; böylelikle, davacının fiili çalışmalarının varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri, kesintili mi, sürekli mi olduğu, kısmi süreli mi (part time), yoksa tam süreli mi (full time) çalıştığı hiçbir kuşku ve duraksamaya meydan vermeyecek biçimde belirlenerek, davaya konu talep hakkında bir karar verilmelidir.
Diğer taraftan, davacının hizmet tespitini talep ettiği dönemde 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığının bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmakta olup, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle, “çakışan sigortalılık” olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, yasalarda yer alan düzenlemelerle, sadece bir sigortalılığa geçerlilik tanınarak çözüme kavuşturulmaktadır.
Mahkemece, Türk sosyal güvenlik sisteminde çifte sigortalılığın mümkün bulunmadığı esas alınarak; 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Kanunu 13. maddesi ile değişik Ek 19. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna 5754 sayılı Kanun ile eklenen geçici 17. maddelerindeki, Bağ-Kur’a kayıt ve tescili yapıldığı halde 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin hiç prim ödemesi bulunmayan sigortalıların, bildirime karşın prim borcunu ödememeleri durumunda, tescil tarihi itibariyle sigortalılığının durdurulacağı, prim borcuna ait sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği, bu sürelere ilişkin prim tutarlarına Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği yönündeki hüküm dikkate alınmalıdır.
Uyuşmazlık konusu döneme ilişkin 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığının araştırılması bakımından; vergi kaydı ile muhtasar beyannameleri celbedilmeli, Kurumdan konu ile ilgili belgeler getirtilmeli, 5510 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı 17.12.2003 tarihi öncesine ilişkin olarak çakışan (ikili) sigortalılığa ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için, gerçek ve fiili çalışmanın, başka bir anlatımla baskın sigortalılık olgusunun hangi Kurum ve Kanun kapsamında gerçekleştiği belirlenmeli, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin sigortalının hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı ortaya konulmalıdır. Şu durumda, 506 sayılı (hizmet akdine dayalı olarak işveren/işverenler tarafından çalıştırılma) ve 1479 sayılı (hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma) Kanunlar kapsamında baskın sigortalılığa üstünlük tanınmalı, 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın bulunması halinde durdurulup-durdurulmadığı araştırılmalı; durdurulmadığının anlaşılması durumunda, davacının geçiminin hangi sigorta kapsamındaki çalışmasına dayalı olduğu, baskın sigortalılığın hangisi olduğu belirlenmeli ve baskın çalışmanın geçtiği sosyal güvenlik kuruluşundaki sigortalılığa itibar edilmesi gereği gözetilmeli, baskın sigortalılığın 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık olması halinde ise, bu dönem bakımından red kararı verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda, yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan N. İ. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne iadesine, 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.