Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/2853 E. 2014/6259 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2853
KARAR NO : 2014/6259
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

Mahkemesi : Ankara 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 14.12.2012
No : 2012/307-2012/1943

Dava, Emekli Sandığından yersiz olarak alınan emeklilik aylıkları nedeniyle hesaplanan yasal faizin tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.

Mahkeme, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dosya içeriğine göre; dava dışı sigortalı, davalı ortaklığın Planlama ve Koordinasyon Daire Başkanlığında kapsam dışı personel statüsünde uzman olarak görev yapmakta iken, emekli aylığına hak kazandığı ve 60 yaşını doldurduğu gerekçesiyle 10.07.2006 tarihli işlemle sözleşmesinin resen feshedildiği, Emekli Sandığı tarafından 15.07.2006 tarihi itibariyle aylık bağlanıp, 31.03.2011 tarihine kadar 99.283,31 TL ödeme yapıldığı, emekliye sevk işleminin idari yargı tarafından iptali üzerine sigortalının 31.12.2010 tarihi itibariyle tekrar işe başlatılması üzerine, sigortalı tarafından daha önce ödenen aylıkların 31.03.2011 tarihinde Kuruma tekrar iade edildiği, Kurum tarafından yersiz olarak ödenen aylıkların yasal faizi 18.654,53 TL olarak belirlenip 05.08.2011 tarihli icra takibi ile davalı işverenlikten tahsilinin talep edildiği, itiraz üzerine de eldeki dava ile takibin devamı ile icra inkar tazminatı istendiği anlaşılmaktadır.

İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemeler olup, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106’ncı maddesi ile mülga 1479 sayılı Kanunun 70’inci ve mülga 506 sayılı Kanunun 134’üncü maddesinde, bu Kanunların uygulamasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde görüleceği, 5510 sayılı Kanun’un 101’inci maddesinde de, aksine hüküm bulunmayan hallerde, 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği düzenlenmiştir. 5510 sayılı Kanun’un geçici 4’üncü maddesinde ise; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08.02.2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32’nci, 34’üncü ve 37’nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir… Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.” hükmü öngörülmüştür.

Somut olayda, 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre bağlanıp sonradan iade edilen emekli aylıklarının yasal faizinin tahsiline yönelik uyuşmazlık, 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğundan, uyuşmazlığın çözümünde gerek mülga 506 ve 1479 sayılı Kanunların gerekse 5510 sayılı Kanun’un uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda sözü edilen 101’inci madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemesi görevli değildir.

Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2’nci maddesine göre kimler aleyhine idari yargıda dava açılabileceği açıklanmış olup, gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında idari yargı yerinde dava açılamayacağı ve dava konusu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu nazara alınmaksızın, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.