Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/27052 E. 2016/641 K. 25.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27052
KARAR NO : 2016/641
KARAR TARİHİ : 25.01.2016

Mahkemesi : Trabzon 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 28.10.2014
No : 2014/326-2014/485

Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya içeriğinden, 01.08.1990-15.11.1991 tarihleri arasında vergi kaydı, 1992 tarihli İB formuna göre 12.01.1990-13.04.1992 tarihleri arası, 2005 tarihli İB formuna göre 08.03.1990- devam şeklinde Makine Mühendisleri Odası kaydı bulunan davacının, Kurumca, 2005 yılında davacının Kuruma verdiği dilekçeye istinaden, vergi kaydının olduğu 01.08.1990-15.11.1991 tarihleri arası 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı kabul edildiği, davacının dava dilekçesiyle 21.01.1990 tarihinin 1479 sayılı Yasa kapsamında sigorta başlangıcı sayılması gerektiğinin tespitini istediği; Mahkemece, davacının vergi kaydı olmayan dönem haricinde kendi nam ve hesabına bağımsız çalışması olmadığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24’üncü ve 25’inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24’üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14’üncü maddesiyle değiştirilen hükümle 02.08.2003 gününden itibaren zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir.
Kural olarak, 1479 sayılı Kanunda yapılan bu değişiklikler, değişiklikten önceki madde hükümlerinin öngördüğü koşullara sahip sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırıcı etkiye sahip olmayıp, bu kişilerin sigortalılık nitelikleri geçerliliklerini korumaktadır ve anılan düzenlemeler, yürürlük tarihinden itibaren sigortalılık niteliği kazananlar yönünden kayıt ve koşullar içermektedir. Başka bir anlatımla, yeni düzenlemeler, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra ilk kez kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır ki, buna aykırı bir düşünce, yasaca ve hukukça kabulü olanaksız olan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak niteliğindedir.
Önemle vurgulanmalıdır ki; ilgili vergi, kanunla kurulu meslek kuruluşu, esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğu kayıtları zorunlu sigortalılığın dayanak belgeleri niteliğinde olup, anılan kayıtlara sahip kişiler yönünden ancak, “(diğer) sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalma” ve “herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgularının birlikte gerçekleşmesi durumunda zorunlu sigortalılık söz konusu olabilir. Belirtilen kayıtların yokluğunda zorunlu sigortalılıktan söz edilemeyeceği gibi, anılan sigortalılık niteliğine sahip olunmadığı döneme/sürelere ait prim borçlarının daha sonraki tarihlerde Kurumca hatalı olarak geriye dönük tahsil edilmesi, ödemeler icra takibi sonucu gerçekleşmediği veya 06.03.1992 günü yürürlüğe giren 3780 sayılı Kanun ile 16.05.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4247 sayılı Kanun hükümleri kapsamında primler yatırılmadığı sürece ilgili yararına usulü kazanılmış hak olgusunu da oluşturmaz.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında Mahkemece;
1- 1479 sayılı Kanun sistematiğinde, 506 sayılı yasadan farklı olarak, “sigortalılık başlangıç tarihi” kavramı yer almamakta, sigortalı hak ve yükümlülüklerinde (1479 sayılı Yasa 35. ve geçici 10. maddesi, 29. maddesi ile 21. maddesi) “primi ödenmiş gün sayısı” geçerli kabul edilmektedir. Bu durumda davacı vekiline talep ettiği dönem açıklatılarak taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan dönem tereddütsüz belirlenmeli, ihtilaf konusu olan döneme yönelik yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilmelidir.
2- 1992 tarihli İB formuna göre 12.01.1990-03.04.1992 tarihleri arası, 2005 tarihli İB formuna göre 08.03.1990- devam şeklinde Makine Mühendisleri Odası kaydı bulunması karşısında davacının odaya kayıtlı olduğu tarihler net olarak usulünce belirlenmelidir.
3- Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında; dava ve uyuşmazlığa konu olan dönem yönünden 3165 sayılı Yasa ile değişik 1479 sayılı Yasanın 24. madde hükmüne göre, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olmak veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunmak ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kayıtlı bulunmak, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın karinelerini oluşturmakta ise de, zorunlu sigortalılık için ön koşul, başka sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalmak kaydıyla herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesidir. Dolayısıyla davacının, oda kaydı bulunmakla birlikte, asıl olan bağımsız çalışma olduğu için, bağımsız çalışmanın varlığı yeniden ve usulünce araştırılmalıdır.
4- Zorunlu sigortalılık saptanamadığı takdirde; 1992 yılında çıkan 3780 sayılı Kanun kapsamında geçmişe yönelik prim ödemelerinin varlığı Kurumdan sorularak, zorunlu sigortalılık sürelerine yönelik prim borçları haricinde karşıladığı süre belirlenerek, anılan ödemelerin, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralları çerçevesinde, Kurumun geçmişe yönelik prim borçlarını tahsil edip uzun süre nemalandırmasından sonra, anılan döneme yönelik sigortalılığın iptalinin iyiniyetle bağdaşmayacağı gözetilerek, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilmesi gereken süre belirlenmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmaksızın, eksik araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.