YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/27018
KARAR NO : 2016/4041
KARAR TARİHİ : 24.03.2016
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, geri alım istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1987 – 09.12.2005 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanuna tabi 4.147 günlük, 1983 – 31.03.2011 döneminde 506 sayılı Kanuna/5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) maddesine tabi 1.661 günlük sigortalılığı olmak üzere toplam 5.808 prim ödeme gün sayısı üzerinden, 2829 sayılı Kanun uygulanıp hizmet birleştirmesi yapılmak suretiyle, 506 sayılı Kanunun Geçici 81/B maddesi gereğince 01.05.2011 tarihinden itibaren kendisine yaşlılık aylığı bağlanan davalının, davacı Kurumca yapılan denetim ve araştırma sonrasında 2013 yılının Mayıs ayında, dava dışı işveren …. adına tescilli …. sicil numaralı sigorta acenteliği işyerinden 01.04.2008 – 31.12.2008 döneminde tam gün üzerinden eksiksiz gerçekleştirilen 270 günlük sigortalılık bildiriminin fiili çalışmaya dayanmadığı gerekçesiyle geçersiz sayılıp giderek, 1.266 olan 506 sayılı Kanuna/5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) maddesine tabi son 7 yıllık fiili hizmet süresinin 996 güne düşmesi sonucu tahsis koşullarını da yitirdiğinden aylığının iptal edildiği, sonrasında yersiz ödendiği ve karşılandığı ileri sürülen aylıklar ile sağlık hizmeti giderlerinin yasal faiziyle birlikte geri alınması için işbu davanın açıldığı belirgindir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 4/1-(a) maddesinde benzer düzenleme yapılmış olmakla zorunlu sigortalılık niteliği, işveren ile çalışan arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak kararlaştırılan akitle birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığı da gerekmektedir. Diğer taraftan anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, uyuşmazlık konusu aylık ve sağlık hizmeti giderlerinin yersizliğinin saptanabilmesi, 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) maddesi kapsamında gerçekleştirilen zorunlu sigortalılık bildirimlerinin fiili çalışmaya dayanmadığının ortaya konulmasını gerektirmekte olup Kurum tespit ve bulgularının aksinin aynı derecede somut, inandırıcı, gerçeklere dayalı delillerle kanıtlanması gereğinden hareketle, aylık prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı olup sigortalılıkları Kurumca geçersiz sayılmayan kişilerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince belirlenerek dinlenilmeli, işverenin iş ilişkisi içerisinde olduğu kişiler saptanarak ifadeleri alınmalı, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, sigortalılıkları iptal edilenler hakkında …. İş Mahkemesindeki davalardan kanıt olarak yararlanılmalı, işyerinin faaliyeti ve kapasitesi, çalışma şekli ve düzeni, davacının yaptığı işin ne olduğu, nasıl yerine getirildiği, günlük/haftalık çalışma saatleri saptanmalı, gerektiğinde işyerine ait elektrik ve su faturaları ilgili kurumlardan, işverenin ödediği vergilerde esas alınan kazanç miktarlarını gösteren vergi kayıtları ilgili vergi dairelerinden getirtilerek irdelenmeli, işyerinin ticari faaliyetinin kapsamına, ticaret ve çalışma hayatının gerçeklerine göre Kuruma bildirildiği kadar sigortalının çalışıp çalışamayacağı ortaya konulmalı, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabul edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalıya geri verilmesine, 24.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.