Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/26843 E. 2015/1768 K. 09.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26843
KARAR NO : 2015/1768
KARAR TARİHİ : 09.02.2015

Mahkemesi : İş Mahkemesi

Dava, Kurum işlemlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Kanunun 86’ncı maddesinde; “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu Maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz…” hükmü düzenlenmiştir.
5510 sayılı Kanun’un 102’nci maddesinde idari para cezaları ile ilgili usul ve esaslar özel bir şekilde düzenlenmiştir. Anılan düzenleme uyarınca; Kurum tarafından düzenlenen idari para cezasına karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kuruma itiraz edilebilir. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurulabilirler. İdari aşamada kesinleşen idari para cezaları ise Kurum alacağına dönüşür. Burada söz konusu olan idari para cezasının kendisinin iptali olup, tahsili nedeniyle tanzim edilen ödeme emrinin iptali ya da borçlu olmadığının tespiti talepleri iş mahkemesinin görev alanındadır.
Davaya konu somut olayda, dosya kapsamından; …’nın davalı Kuruma yaptığı şikayet üzerine yapılan denetim sonunda tanzim edilen 3.2.2011 tarih ve 017 sayılı raporla bir kısım sigortalıların davacıya ait işyerinde çalıştığı halde 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında olmak üzere hizmetlerinin davalı Kuruma hiç birildirilmediği tespit edilerek 5510 sayılı Kanunun 86’ncı maddesi uyarınca işlem yapıldığı; bu kapsamda 21.2.2011 tarihli işlemle davacıya, ek listede yer alan kişiler hakkında prim belgeleri, aylık bildirge, dört aylık dönem bordrosu, işe giriş bildirgelerinin işlemin tebliğinden itibaren 1 ay içinde bildirilmesinin aksi takdirde resen düzenleneceğinin bildirildiği, işlemin davacıya 3.3.2011 tarihinde tebliğ edildiği, Kuruma herhangi bir itiraz başvurusunda bulunulmaksızın 11.3.2011 tarihinde Kurum işleminin iptali istemli davanın açıldığı, Mahkemece, Kurumca herhangi bir resen prim tahakkuku olmadan, kurum itiraz komisyonuna itiraz etmeden dava şartları oluşmadan dava açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 101 inci madde hükmüne göre ise, 5510 sayılı Yasada aksine bir düzenleme bulunmayan durumlarda, bu Yasa hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği öngörülmüştür. İşyerinde yapılan denetim sonucunda, çalıştığı belirtilen sigortalılara ait belgelerin bir ay içinde verilmesine ilişkin Kurum işlemine, İtiraz Komisyonu nezdinde itiraz edilmeksizin, söz konusu işlemin iptali istemi ile davacının süresi içerisindeki eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Anayasamızın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40. maddesinin 2. fıkrasında “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Eldeki dava, 5510 sayılı Kanunun 86. maddesi kapsamındaki Kurum işleminin iptaline ilişkin olması, iptali talep edilen 21.2.2011 tarihli davalı Kurum işleminde, 5510 sayılı Kanunun 86 maddesine göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebileceği ve başvuru yolları belirtilmediği, bu nedenle hak arama hürriyetinin ihlal edildiği, Mahkemece, öncelikle davacıya, yapılan işleme karşı davalı Kuruma başvurması için süre verilmeli, davacı tarafından davalı Kuruma başvurulması durumunda, başvuruya karşı davalı Kurumun işleminin sonucu bekletici mesele yapılmalı, davalı Kurumca yapılacak işlem sonucu işin esasına girilerek, deliller toplanmak ve değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken; hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine, 09.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.