Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/26257 E. 2015/1807 K. 09.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26257
KARAR NO : 2015/1807
KARAR TARİHİ : 09.02.2015

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Davacı, 1479 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetleri dışlanmak suretiyle yaşlılık aylığı bağlanmasını istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Volkan Ergül tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
07.03.1984-07.09.1985 tarihleri arasında geçen askerlik süresini 506 sayılı Yasa kapsamında borçlanan ve 16.10.1985-30.11.1985 tarihleri arasında 15 gün süreyle 506 sayılı Yasa, 15.01.1993-14.10.1995 tarihleri arasında 5434 sayılı Yasa kapsamında, 15.10.1995-31.12.2002 tarihleriarasında yeniden 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı bildirimleri bulunan 15.02.1964 doğumlu davacı hakkında 20.02.2012 tarihli tahsis talebinden sonra, davalı Kurumca bir yandan 05.02.2003 tarihli davadışı ve davacının da ortaklığı bulunduğu anlaşılan …..’ne ait işyerinden verilmiş bir işe giriş bildirgesinin varlığı ve bu dönemde davacının 31.08.2004 tarihine kadar yapılan bildirimlerin varlığı bu bildirimlerin 17.12.2005-30.12.2005 tarihleri arasında da aynı şekilde devam etmesine rağmen, diğer yandan Limited Şirketteki ortaklığı nedeniyle 1479 sayılı Kanun (5510 Sayılı Yasanın 4’üncü maddesinin “b” fıkrası) kapsamında tescil edilmesi ve 04.02.2003-30.12.2005 tarihleri arasındaki süreler bakımından prim transferi sonrasında, bu dönemde mülga 1479 sigortalılığı nedeniyle oluşan prim borcunun varlığı gerekçe gösterilerek, tahsis talebinin reddedildiği, eldeki davanın da bu nedenle açıldığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Kanunun 24/I-d maddesine göre, “Limited Şirketlerin Ortakları” Bağ-Kur sigortalısı sayılmışlardır. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 4/b-3 maddesine göre de “Limited Şirketlerin Ortakları” aynı kapsamda sigortalı sayılmışlardır. Aynı Kanunun 53. maddesinde, “… 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler.” hükmü düzenlenmiştir. Dairemizin yerleşmiş görüşlerine göre de, kural olarak limited şirket ortakları az sayıda olmaları nedeniyle kendi işini yapan kimse konumunda oldukları için, 1479 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanun 4/b ye tabi zorunlu sigortalı sayılırlar. Başka bir deyişle bunların ortağı oldukları limited şirketteki çalışmaları, hizmet akdine değil, vekâlet akdine dayalıdır ve 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanun 4/a kapsamında değerlendirilemez. Bu kuralın istisnası, Limited Şirket ortağı, başka işverenlere ait olan işyerlerinde hizmet akdine göre çalışmışsa, o takdirde 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanun 4/a kapsamında sigortalı sayılabilir.
Eldeki davada; davacının, 05.02.2003- 31.08.2004 tarihleri arasında bir taraftan ….’nde ortaklığı, diğer taraftan da, aynı şirkete ait … sicil numaralı işyerinden 506 sayılı Yasa kapsamında bildirimlerinin bulunduğu anlaşılmakta olup, bu dönemde, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olması (5510 sayılı Yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında) yasa gereğidir.
Diğer taraftan, davacının 1479 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanunun 4/b maddeleri kapsamında sigortalılığının tam dayanakları ve bu dönemlerdeki 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi kapsamında çalıştığı işyerlerinin nereler, işverenlerinin kimler olduğu araştırılıp belirlenmeli, 01.12.2011 tarihinden sonraki sigortalılık süreleri bakımından da 5510 sayılı Yasanın 53’üncü maddesinin ikinci fıkrası dikkate alınmalı, değinilen yasal mevzuat ve yapılan açıklamalar çerçevesinde, tahsis koşullarının da varlığının araştırılmak suretiyle,sonucuna göre karar verilmesi gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de; davacının, 05.02.2013 tarihli tahsis talebine dosya arasında rastlanılmadığından 01.03.2013 tarihinden itibaren aylık bağlanmasına karar verilmesi isabetsizdir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.