Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/2474 E. 2014/10993 K. 15.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2474
KARAR NO : 2014/10993
KARAR TARİHİ : 15.05.2014

Mahkemesi : Osmaniye İş Mahkemesi
Tarihi : 04.12.2013
No : 2012/547-2013/621

Davacı, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının bulunduğunu belirterek 25.11.1990 – 16.09.2002 tarihleri arasındaki Esnaf Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun ve primlerin 6111 sayılı Yasadan yararlandırılıp ödenmesiyle yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- 1994 yılında yapılan işlem ile vergi kaydının başladığı 20.01.1985 tarihinden itibaren zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilen davacının, 20.01.1985 – 24.11.1990 arası dönem ile 17.09.2002 tarihi ve devamında vergiye, Osmaniye Ş.. ve O..E..Odasına 22.02.1990 tarihinden itibaren devam eder şekilde kaydının bulunduğu; 1998, 2000, 2001 ve 2002 yıllarında kısmi prim ödemeleri bulunup, prim borcunun 6111 sayılı Yasa gereği yapılandırılması için süresinde Kuruma başvurduğu; Kurum tarafından usulsüz olduğu belirtilen oda kaydına dayalı sigortalılık süreleri iptal edildikten sonra kalan süreye ilişkin olarak hesaplanan prim aslı ve gecikme zammına ilişkin 36.191,89 TL prim borcunun yapılandırma sonucu peşin olarak ödenmesi gereken 23.148,30 TL prim ve gecikme faizi borcu bildirildiği görülmüştür.
Davacı, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan döneme ilişkin yapılandırılan prim borcunu da ödemeksizin açtığı iş bu davada, sadece oda kaydının bulunduğu 22.02.1990 – 16.09.2002 tarihleri arası dönemde de sigortalı olduğunun ve primlerin 6111 sayılı Yasadan yararlandırılarak ödenmesi durumunda 05.05.2011 tarihli taleple yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini istemiş; Mahkemece, oda kaydında bir usulsüzlüğün bulunmadığı gerekçesi ile uyuşmazlık konusu dönemdeki sigortalılığın geçerli olduğunun ve prim borçlarının ödendiği 27.09.2013 tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunup, davanın yasal dayanağı olan ve 01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25 inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, Kanunun 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 24 üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden muaf olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlardan kendi nam ve hesabına bağımsız çalışması bulunanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan yasal düzenleme gereği, kuruluş kayıtları yanında kendi nam ve hesabına bağımsız çalışması bulunanlar zorunlu Bağ-kur sigortalısı olabilirler. Davacı, uyuşmazlık konusu dönemde nakliye işi yaparak çalıştığını ileri sürmüştür. Emniyet tarafından tasdik edilmiş olan çalışma karnesinden davacının 1990 – 1991 yıllarında nakliyecilik faaliyetinin varlığı anlaşılmaktadır. Davacı adına kayıtlı araçlara ilişkin bilgiler uyuşmazlık konusu olmayan 2006 yılı ve sonrasına ilişkin olup; 1992 – 2002 yılları arası döneme ilişkin olarak, nakliye işinde kullanacağı araç varlığı kuruluş kayıtları ile araştırılmalı, davacının adına kayıtlı aracın bulunmaması durumunda faaliyetin nasıl gerçekleştirildiği kuşkuya yer vermeyecek şekilde araştırılıp, belirlenerek sonucuna göre karar verilmelidir.
2- Davacının, prim borçlarının yapılandırılması için süresinde yaptığı başvuru üzerine, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan dönemle sınırlı olarak 6111 sayılı Yasadan yararlandırılmış ancak ödeme yapılmadan iş bu dava açılmıştır. Davacının, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan dönemde sigortalı olduğunun anlaşılması durumunda, bu döneme ilişkin prim borçları nedeniyle 6111 sayılı Yasadan yararlandırılması gerektiğinin esas alınması yerinde ise de; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan sigortalılık dönemine ilişkin olarak yapılandırılan prim borcunun ödenmemesinin, bu dönemle sınırlı olarak yapılandırmanın bozulma nedeni olup-olmadığı tartışılıp, değerlendirilmeden karar verilmiş olması, isabetsiz bulunmuştur.
3-Dosyadaki belgelerden, davacının yargılama aşamasında yapılan ödeme dışındaki en son prim ödemesini 2002 yılı 12. ayında yaptığı; 20.04.2011 tarihli başvurusu üzerine, 6111 sayılı Yasa gereği yapılandırılan borcunun 18.403,07 TL prim aslı ile 4745,23 TL yapılandırma faizi olarak hesaplandığı görülmüştür. Davacının, ayrıca 2010 yılı 12. ayı ve sonrası döneme ilişkin cari prim borcu bulunmaktadır. Mahkemenin yazısı üzerine, davalı Kurum tarafından (1989 yılı 5 ila 8. aylar arasındaki 120 günlük SSK sigortalısı olduğu dönem dışlanarak) 20.01.1985 – 30.11.2010 tarihleri arasında sigortalı sayılması durumunda 4725,14 TL yapılandırma borcu, 1484,00 TL de 2010/12. ay ila 05.05.2011 tarihi arası cari dönem borcu olduğu belirtilmiş, davacı tarafından 27.09.2013 tarihinde 7968,23 TL ödenmiştir.
Mahkemece, yazılardaki çelişki gözetilerek davacının, (1989 yılı 5 ila 8. aylar arasındaki 120 günlük SSK sigortalısı olduğu dönem dışlanarak) 20.01.1985 – 30.11.2010 tarihleri arasında sigortalı sayılması durumunda 6111 sayılı Yasaya göre yapılandırmadan yararlandırılması durumunda prim aslı, gecikme faizi borcu Kurumdan yeniden sorularak çelişki giderilmelidir.
4- Mahkemece, davacının 05.05.2011 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu esas alınarak sonuca gidilmiş ise de, buna ilişkin dilekçe getirtilerek, davacının talebinin yaşlılık aylığı tahsisine mi yoksa bilgi edinmeye ilişkin mi olduğu şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Davacının, 05.05.2011 tarihli dilekçesinin yaşlılık aylığı tahsisine ilişkin olmadığının anlaşılması durumunda, dava tarihi yaşlılık aylığı talebi olarak esas alınıp, prim borcu ve tahsis şartlarının dava tarihine göre değerlendirilmesi gerekir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.