Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/24483 E. 2015/7846 K. 27.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/24483
KARAR NO : 2015/7846
KARAR TARİHİ : 27.04.2015

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava,02.06.2010 tarihi itibari ile malullük aylığına hak kazandığının tespiti ile maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne; davanın kabulü ile, davalı Kurumun işleminin iptali ile davacının beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybetmiş olduğu ve 01.07.2010 tarihinden itibaren malullük aylığına hak kazandığının tespitine, karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddine;
2-Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “kimlerin malûl sayılacağı” başlığını taşıyan 53. maddesinde, Kurum hastanelerince düzenlenecek yöntemine uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği Kurumca saptanan sigortalının malûllük sigortası bakımından malûl sayılacağı; “Malûllük aylığından yararlanma şartları” başlıklı 54. maddesinde, malul olup, 1800 gün prim ödenmiş olunması gerektiği; “Aylığın başlangıcı” başlıklı 56. maddesinde, sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve malullük aylığına hak kazanan sigortalının aylığının ödenmesine, kendisinin yazılı isteğinden, malul sayılmasına esas tutulan raporun tarihi yazılı isteğini takip eden takvim ayından sonraki bir tarih ise bu raporun tarihinden sonraki aybaşından başlanacağı belirtilmiştir.
Bununla birlikte, yasama organınca kabul edilen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren “malûl sayılma” başlıklı 25. maddesinde ise, sigortalının istemi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca yöntemine uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma gücünün en az %60’ını kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca belirlenen sigortalının malûl sayılacağı hüküm altına alınıp; “malûllük sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları” başlığını taşıyan 26. maddesinde, malûl sayılanlardan en az 10 yıl sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birisinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması gerektiği belirtilmiştir.
Diğer taraftan 5510 sayılı Yasanın 27’nci maddesinde; malûllük aylığı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile (c) bendi kapsamında sigortalı iken görevinden ayrılmış ve daha sonra başka bir sigortalılık haline tabi olarak çalışmamış olanların;
a) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,
b) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini….takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
Eldeki davada da, davacının çalışma gücü kaybının en az %60’ını kaybettiği, maluliyet başlangıcının 02.10.2008 tarihli rapor olduğu ve başkasının bakımına muhtaç olduğuna yönelik yapılan araştırma yerinde ise de, aslen maluliyet aylığı bağlanması için işten ayrılma şartının da gerçekleşmesi gerektiği ve mahkemece kabul edilen 01.07.2010 tarihinde davacının henüz işten ayrılmamış olması ve ayrıca bu tarihe kadar 1800 prim ödenmiş gününün bulunmaması nedeniyle, davacının işten ayrıldığı 03.09.2010 tarihli tahsis talebini takip eden aybaşı olan 01.10.2010 tarihinden itibaren aylık bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının tamamen silinmesine ve yerine;
“1-Davanın kısmen kabulüne, aksine kurum işleminin iptali ile davacıya 5510 sayılı Yasanın 27’nci maddesine göre 01.10.2010 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine;
2-Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan … gereğince takdir edilen 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kısmen kabule göre … gereğince takdir edilen 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine;
4-42,00 TL tebligat gideri, 3,75 TL müzekkere gideri 27,20 TL posta gideri 985,00 TL … gideri toplamı 1.057,95 TL yargılama giderinden kısmen kabule göre 705,30 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,” hükmünün yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.