YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/23912
KARAR NO : 2015/1751
KARAR TARİHİ : 09.02.2015
Mahkemesi : İş Mahkemesi
Davacı, 15/07/1997-12/06/2007 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde geçen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davacının, 02/12/2004 tarihinden önceki sürelere ilişkin talebinin hak düşürücü süre yönünden reddine, 02/12/2004-12/06/2007 tarihleri arasındaki süreye ilişkin talebinin ise bu dönemde Bağ-Kur sigortalılığının bulunması ve bu sürelere ilişkin primlerin davacı tarafından ödenmiş olması sebebiyle bu süreler bakımından davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi arafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda; davacının, 02.12.2004 tarihinde “1” gün süreyle, 31.10.2006- 15.06.2007 tarihleri arasında, tam olarak davalı işveren tarafından Kurum’a bildirilmiş hizmetlerinin bulunduğu belirgindir. Davacının, aynı zamanda ….’ne 19.07.2004 tarih itibariyle ortak olduğu, 19.07.2004 tarihli ticaret sicil gazetesinde, 1.000,00TL tutarında hisseye sahip bulunduğu, Kurum’un yazısına göre de, davacının, 2004 Temmuz ile 2013 Mart tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur’lu olduğu ve primlerinin de düzenli yatırıldığı görülmektedir.
Mahkemece, gerekçe kısmının son paragrafında, “davacının 02/12/2004-12/06/2007 tarihleri arasındaki süreye ilişkin talebinin aynı tarihlerde talep ettiği dönemde Bağ-Kur sigortalılığının bulunması ve bu sürelere ilişkin primlerin davacı tarafından ödenmiş olması sebebiyle, bu süreler bakımından davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından, söz konusu süreler bakımından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” denilmekte ise de; davacının, 2004 Temmuz ile 2013 Mart tarihleri arasında limited şirket ortaklığından 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur’lu olduğu ve primlerini de düzenli yatırdığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Mahkeme gerekçesinin, son paragrafında yer alan, “davacının 02/12/2004-12/06/2007 tarihleri arasındaki süreye ilişkin talebinin ise aynı tarihlerde talep ettiği dönemde Bağ-Kur sigortalılığının bulunması ve bu sürelere ilişkin primlerin davacı tarafından ödenmiş olması sebebiyle bu süreler bakımından, davacının, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından söz konusu süreler bakımından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” ibarelerinin silinerek, yerine, “davacının, 2004 Temmuz ile 2013 Mart tarihleri arasında limited şirket ortaklığından 1479 sayılı Yasa kapsamında bağ kurlu olduğu ve primlerini de düzenli yatırdığı gözetilerek davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” ibarelerinin yazılarak gerekçenin bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 09.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.