Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/23051 E. 2014/26027 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/23051
KARAR NO : 2014/26027
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Mahkemesi :Tarsus İş Mahkemesi
Tarihi :19.06.2013
No :2012/116-2013/84

Dava, itirazın iptaliyle icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkeme, yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda, davalıya, …253 tahsis no’lu dosya üzerinden 26.02.1987 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu bekar olarak ölen oğlundan dolayı iş kazası geliri, …327 tahsis no’lu dosya üzerinden ise 04.05.2001 tarihinde vefat eden SSK’lı kocadan dolayı 15.09.2001 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlanıp 19.07.2006 tarihine kadar her iki dosya üzerinden de tam aylık ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Kurum, 26.06.2006 tarihli yazı ile her iki dosya üzerinden tam olarak gelir ve aylık ödendiği gerekçesiyle 15.09.2001-19.07.2006 arası dönemde ödenen 8.641,26 TL’yi yersiz ödeme kaydetmiş ve 09.02.2012 tarihli icra takibiyle de söz konusu tutarla birlikte 9.424,42 TL faiz ve 17 TL masraf olmak üzere toplam 18.082,68 TL’nin tahsilini talep etmiştir. İtiraz üzerine açılan eldeki dava ile de takibin devamı ile %40 inkar tazminatı istenmiştir.
506 sayılı Yasanın 92/2. maddesi, “…malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın yarısı verilir…” hükmünü öngörmüş olup; davaya konu ödemelerin anılan hükme aykırı biçimde yapıldığı sonucuna varılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler; 
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir.
Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Yasanın “Yersiz ve yanlış ödemelerin tahsili”ni düzenleyen 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesiyle getirilen düzenleme, sebepsiz zenginleşmede iade konusuna ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde olup; zamanaşımı hükmü olarak nitelenmesine olanak bulunmamaktadır. Maddenin genel hükümlere atfı, 5510 sayılı Yasanın 97. ve diğer maddelerinde fazla veya yersiz ödemeden kaynaklanan Kurum alacağı yönünden düzenlemeye yer verilmemiş olması karşısında fazla ve yersiz ödemeden kaynaklanan Kurum alacağı yönünden zamanaşımı konusunun genel hükümlerden hareketle çözümü gerekmektedir.
Ayrıca, sebepsiz zenginleşme hukuksal temeline dayalı davaların da kamu kurum ve kuruluşları açısından Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı, o kurum ve kuruluşların yetkili kişi veya organlarının verdiğini, istirdada haklı olduğunu öğrendiği tarih olup (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.09.1987 t.,1987/9-68 E.,1987/618 K.), davalının aylık ve gelirden kaynaklanan yersiz ödemeleri iade yükümünün 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmü uyarınca belirlenmesi gereği üzerinde durulmaması, beyan ve taahhüt
belgeleri celbedilerek içeriğine göre iyi ya da kötü niyetli olan davalının asıl alacak ve faiz yönünden iade yükümünün kapsamının irdelenip belirlenmemesi, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
O halde; davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 09.12.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.