YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2294
KARAR NO : 2014/3082
KARAR TARİHİ : 18.02.2014
Mahkemesi : İskilip Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 29.11.2011
No : 2010/137-2011/262
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı İ.. B.. vekili, davalılardan M.. Ş.. ve M.. L.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Anayasanın 129/5 maddesinde, “memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve Kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.” hükmünün öngörülmüş olmasına, keza 657 sayılı Kanunun 13.maddesi de bu hususu amir olduğundan yetkilerini kullanırken deyiminin; uygulamada görevlerini yaparken biçiminde yorumlanmasına, normlar hiyerarşisine göre önce Anayasa ve sonra sırasıyla, Kanun, Tüzük ve Yönetmelik hükümlerinin uygulanması prensibinin hukukun evrensel kurallarından bulunmasına göre, eylem veya işlemin görev kusuru olarak nitelendirilebildiği hallerde, kişisel kusura dayanılarak memur hakkında Adli Yargıda doğrudan doğruya dava açılmayacaktır. Bu yönde davalıların belediyede kaza tarihi itibariyle hangi statüde oldukları belirlenmeli ve memur statüsünde çalıştıkları anlaşılırsa dava husumetten reddedilmelidir. Zira, husumet dava şartlarından olup, mahkemece, re’sen gözönünde tutulmalıdır.
Öte yandan, davanın yasal dayanağını teşkil eden 506 sayılı Yasanın 26. maddesi hükmü gereğince davalı işverenin rücu alacağından sorumluluğu, ancak, maddede öngörülen yasal koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür.
Somut olayda, davalı İ.. B..nda düz işçi olarak çalışan sigortalının, olay günü olan 20.11.2003 günü saat 16.00 sıralarında şehitlik abidesi yapmak için kaya kırma işinde çalışırken işçilerin başında bulunan davalı M.. G..’nün talimatı üzerine patlamamış bir delikte içerisinde barut bulunan deliği davalı M.. Ş..’ün kullandığı kompresör ile delmeye başladıkları, sigortalının da hava hortumunu tutarak davalı M.. Ş..’e yardım ederken birden bire patlama olması nedeniyle 60 metre aşağıya yuvarlanarak yaralanması sonucunda %100 iş göremezlik oranı oluşacak şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır.
Ceza davasına ilişkin karardan; davalı İskilip Belediye Başkanı M.. L.., davalılar M.. G.. ve M.. Ş.. hakkında açılan kamu davası sonucunda davalılardan M.. G..nün 2/8, davalılardan M.. Ş..’ün 1/8, davalılardan M.. L..’un 3/8 kusurlu olduğu kabul eden bilirkişi raporu düzenlendiği ve davalılar hakkında hükmün açıklanmasına yer olmadığına dair hüküm kurulduğu, ceza davasına ilişkin hükümden bakiye kusurun kime yüklendiği anlaşılamadığı, yine davalılar hakkındaki ceza kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılmadığı, mahkemece, davalı M.. L.. tarafından dosyaya ibraz edilen, sigortalı tarafından davalılardan İskilip Belediyesi Başkanlığı ve M.. G.. ile dava dışı Mustafa Tatlısu aleyhine açılan hak sahibi dosyasındaki davalı İ.. B..’na %80, davalı M.. G..’ye %3, davalı M.. L..’a %7, davalı M.. Ş..’e %1, dava dışı Mustafa Tatlısu %3 ve dava dışı Mustafa Tamirci’ye %6 kusur izafe edilen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur. Mahkemece, ceza dava dosyası, hak sahibi dosyası celbedilmemiş, kesinleşip kesinleşmediği araştırılmamıştır. Kaldı ki, sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumlularına karşı açılan tazminat davasında alınan kusur ve hesap raporu, rücu davası yönünden bağlayıcı olmayıp, kesinleşmesi halinde, güçlü delil niteliğinde sayılması gerekmektedir.
Mahkemece, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişi heyetinden davalı İ.. B..’nın kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınıp ve kusur raporları arasındaki çelişkiler de giderilerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
O hâlde, davalı İ.. B.. vekilinin, davalılar M.. Ş.. ve M.. L..’un, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istem halinde temyiz harcının davalılar İ.. B.., M.. Ş.. ve M.. L..’a iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.