Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/22617 E. 2014/25435 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22617
KARAR NO : 2014/25435
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Mahkemesi : Bursa 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 24.12.2013
No : 2013/648-2013/81

Davacı Kurum, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin 506 Sayılı Yasanın 26/2. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Anayasa Mahkemesi İptal Kararı da gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı sigorta şirketi avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın kabulüne dair önceki hüküm, dairemizin 19.10.2010 tarih, 2009/6034 esas, 2010/13905 karar sayılı ilamı ile “…dava, iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, 506 Sayılı Kanunun 26/1. maddesindeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmasına, öte yandan, kesinleşen önceki rücu davalarında hükmolunan miktarın mahsubu yapılırken, sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin esas alınması gerektiğine; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirle birlikte artışlara da hükmedilmişse, artışların hükmolunacak rücu tazminatından mahsup edilmesine olanak bulunmamasına, bu çevrede meseleye fiili ödemeler açısından bakıldığında ise fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, kurumun talep edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarından düşük ise o takdirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de fiili ödeme miktarının esas alınmasıgerektiğine göre, mahkemece, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının derdest davalara uygulanması gerektiği gerekçe gösterilerek, ayrıca şerit ihlali ile trafik iş kazasına sebebiyet veren davalı sürücünün %100 kusurlu olduğuna dair bilirkişi raporu hükme dayanak kılınarak yargılama yapılıp hüküm tesis edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, ilk peşin değerli gelirin %80 istem karşılığı 69.778,58 TL yerine artışları da içeren gelirin %80 istem karşılığı 71.171,05 TL’ye hükmedilerek fazla rücu alacağına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
Öte yandan, poliçenin varlığı davalı sigorta şirketinin kabulünde ise de dosyaya celp edilmediği gibi, temerrüt durumuna ilişkin bir araştırmanın da yapılmadığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, davalı sigorta şirketinin cevap dilekçesi ile ileri sürdüğü ödeme savunması üzerinde gereğince durulup, bu yöne ilişkin ödeme belgelerinin celp ve ibraz ettirilmediği ve ödemenin varlığı halinde ise ödemeye konu tutar yönünden sigorta şirketinin sorumluluğunun ortadan kalkacağının değerlendirilmediği görülmektedir. Bu bağlamda, sigorta şirketinin faiz sorumluluk başlangıcı belirlenirken; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98., 99. ve 108. maddeleri ile Karayolları Trafik Garanti Fonu Yönetmeliğinin 12., 13. ve 14. maddelerinde yazılı şekilde bir başvurunun varlığı ancak gerekli ödemenin yapılmaması halinde davalı şirketin başvuru tarihinde temerrüde düşeceği, gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvurulması yada hiç müracaatın bulunmaması halinde ise temerrüdün söz konusu olmayıp, faiz başlangıcının icra takibine girişilmişse takip tarihi dava açılmışsa dava tarihi olacağı olgusu gözden uzak tutulmamalıdır…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası yürütülen yargılama sürecinde, bozmaya konu edilen poliçe ve ödeme belgeleri celp edilmiştir. Anılan belge içeriklerine göre kişi başı poliçe teminat limitinin 50.000 TL olduğu ve sigorta şirketi tarafından davadan önce sigortalıya 05.02.2008 tarihinde 10.402 TL, Kuruma 02.11.2007 tarihinde 19.024,19 TL olmak üzere toplam 29.426,19 TL ödeme yapıldığı görülmektedir. Yine ödemelerin kayıtlara intikal ettiği Kurumun kabulünde olup ayrıca sigorta şirketinin temerrüde düşürülmediği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, Kurum, bozma sonrası sadece davalı sürücü Ö.. D..’e yönelttiği dava ile artışlar dahil bakiye 16.052,18 TL gelir ile 2.956,11 TL geçici iş göremezlik ödeneği ve 1.258,23 TL tedavi giderinin tahsilini istemiştir.
Mahkemece, 6111 sayılı yasanın geçici 1. ve 59. maddeleri kapsamında tedavi giderine yönelik talebin reddine karar verilmiş, ayrıca %100 oranındaki davalı sürücü kusuru ile asıl ve birleşen dava birlikte gözetilip ilk peşin değerli gelir tutarı doğru olarak 87.223,23 TL belirlenmiş ve bundan sigorta şirketi tarafından Kuruma ödenen 19.022,09 TL indirilip bakiye 68.201,14 TL ilk peşin değerli gelirin tamamı ile 14.780,55 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin tamamının davalılardan tahsiline hükmedilmiş, davalı sürücü onay tarihinden, davalı sigorta şirketi ise poliçeyle sınırlı ve dava tarihinden itibaren faizle sorumlu kılınmıştır.
Mahkemece, bozmaya uyulduğuna göre bozma gerekçelerine uygun yargılama yapma ve karar verme zorunluluğu doğar. Mahkemece, 25.06.2012 tarihli ilamlı icra emri örneğine konu asıl alacak tutarına ilişkin olarak icra dosyasına yapılan ödeme ile sigortalıya yapıldığı anlaşılan 10.402 TL ödeme tutarları da gözetilip poliçe limitiyle mukayese edilmek suretiyle, ödemenin varlığı halinde ise ödemeye konu tutar yönünden sigorta şirketinin sorumluluğunun ortadan kalkacağı değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
O hâlde, davalı sigorta şirketi avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalı Güneş Sigorta A.Ş.’ye iadesine, 02.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.