YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22199
KARAR NO : 2014/25885
KARAR TARİHİ : 08.12.2014
Mahkemesi : Malatya 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 26.06.2014
No : 2013/223-2014/299
Dava, hak sahibi konumundaki davacıya ödenen aylıkların kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptali ve kesilen ölüm aylıklarının iadesi; birleşen dava, yersiz ödenen aylıkların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı birleşen dosya davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 18.04.2001 tarihinde kesinleşen davacıya yaşamını yitiren babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca gerçekleştirilen işlemle kesilerek, 20.10.2008–19.04.2010 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, borcun ödenmemesi sebebiyle davalı hakkında Malatya 2. İcra Müdürlüğünün 2010/6353 esas sayılı dosyası üzerinden 2013.84 TL asıl alacak, 247.86TL gecikmiş faiz ve 15 TL tebligat gideri olmak üzere 2276.70 TL’nin tahsili için takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafından 24.12.2010 tarihli itiraz üzerine takibin durdurulduğu, süresi içerisinde itirazın iptali talepli iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
5510 sayılı Kanunun, Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi başlığını taşıyan 59. maddesinde, “Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetimi, Kurumun
denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yürütülür… Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Açıklanan yasal çerçevede somut olay incelendiğinde; davalı Kurum kayıtlarına intikal ettiği anlaşılan davacının eski eşi ile birlikte 16 yıldır aynı evde yaşadığı yönündeki 09.10.2009 tarihli isim ve imzasız ihbar dilekçesi içeriği, Sosyal Güvenlik Kurumu Kontrol Memurluğu görevlilerince gerçekleştirilen soruşturmada elde edilen beyanlar ve belirlemeler, ilgili mahalle muhtarının “davalı, eski eşi Ö.A. ve çocuklarıyla beraber yazları beldede ikamet ettiğini, kışın Malatya’da koyunoğlu mah. yaşadıkları” şeklindeki Kurum memurlarına verdiği imzalı beyanı, bu beyanı doğrular nitelikteki hak sahibi davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerini gösterir bilgi, belge, seçmen ve TUİK kayıtları, dava dilekçesi ekinde yer alan 03.11.2010 tarihli Malatya 3. Noterliğince düzenlenen vekaletnamede adres olarak eski eşinin adresi olan “K. B.O. Mah. K. k. evleri No:6 H./Malatya” adresini gösterdiği tümü birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu Kurum işlemine dayanak olan kontrol memurunun 17.02.2010 tarihli raporunun aksinin ispatlanamadığı, hak sahibi davacı ile boşandığı eşinin fiili olarak beraber yaşadıkları belirgin olup bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken ilamda belirtildiği şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı/birleşen dosya davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.