Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/21803 E. 2014/25936 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21803
KARAR NO : 2014/25936
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

Mahkemesi :Samsun 1. İş Mahkemesi
Tarihi :07.07.2014
No :2012/325-2014/568

Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı Kurum işleminin iptali ile aylığın kesilme tarihi itibariyle yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davacı vekili aylık bağlama talebini atiye terk ettiğinden mahkemece bu hususta şimdilik karar verilmesine yer olmadığına, sair hususlarda davanın kabulü ile, davacının vefat eden babasından maaş bağlanmasına dair talebini reddeden kurum işleminin iptaline, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 20.10.2010 tarihinde kesinleşen davacıya, 23.01.2010 günü yaşamını yitiren babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla maaş bağlanması davacı tarafça talep edilmiş olup, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının 07.02.2010 tarihli kurum memurlarının denetim raporu ile tespit edilmesi üzerine davacının maaş bağlanma talebi reddedilmiştir
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa’nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı,
tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, özellikle inceleme konusu davaya ilişkin olarak, 07.02.2010 tarihli Sosyal Güvenlik Denetmenliği raporunda beyanı alınan Karşıyaka mahallesi muhtarı Mustafa Yüce’nin kurum memurlarına vermiş olduğu beyan ile mahkemeye vermiş olduğu beyan arasındaki çelişki giderilmeli, medula sisteminde tarafların bildirdikleri adresler tespit edildikten sonra, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece ayrıca aylık tahsis talebi hakkında davacı vekilince bu istem atiye bırakıldığı için karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de bir taraftan da mahkemece verilen Kurum işleminin iptal kararı ile sadece Kurum memurlarının tuttuğu tutanak değil bu tutanağa dayalı olarak yapılan tahsis talebinin reddi işlemi de kaldırılmış ve iki hüküm arasında çelişki oluşturulmuş olup bu çelişkinin de mahkemece giderilmesi gerekmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu vermiş olduğu karar, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.