Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/21727 E. 2014/25950 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21727
KARAR NO : 2014/25950
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

Mahkemesi : Muğla 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 11.06.2014
No : 2012/1302-2014/312

Dava, 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının ve 6111 sayılı Kanun kapsamında prim borçlarının yapılandırılması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tarafların avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Kurum avukatının tüm, davacı avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7.maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2,3,6,9 ve 10. maddeleridir.
Mahkemece Dairemizin bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de, bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
2926 sayılı Kanunun 2.maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3.maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3.maddesinin (b) bendinde “Tarımsal faaliyette bulunanlar: kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar” olarak tanımlanmış, 5.maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6.maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9.maddesi Kuruma re’sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir. Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T. Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
Eldeki davaya konu somut olayda; Mahkemece, yapılan araştırma, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Kurumca, davacının, 01.10.1992 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak tescil edilerek, 28.02.1994 tarihi itibariyle prim borcu nedeni ile 1479 sayılı Kanunun Ek 19. maddesi gereği sigortalılığının durdurulduğu, devamında 01.05.2008 tarihinden itibaren devam eder şekilde 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak tescil edildiği ve 01.03.1994-07.03.1994 ile 01.11.1995-30.04.2008 tarihleri arasındaki dönem yönünden de anılan Kanun kapsamında sigortalılığı kabul edilip davacı tarafından ihya edilebileceğinin bildirildiği, bu halde 01.10.1992-07.03.1994 tarihleri arasındaki dönemin ihtilaf konusu olmadığı, ihtilaf konusu anılan 01.11.1995-01.06.2006 tarihleri arasındaki dönemin ise Kurumca kabul edildiği gözetilerek, Kurumca kabul edilmeyen talebe konu 15.04.1994-01.11.1995 tarihleri arasındaki dönem yönünden, davacının 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılarak, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.12.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.