Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/21577 E. 2014/24736 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21577
KARAR NO : 2014/24736
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

Mahkemesi :Mersin 1. İş Mahkemesi
Tarihi :10.06.2014
No :2014/19-2014/301

Dava, 05.12.2009 tarihli trafik kazasında yaralanan sigortalıya ödenen geçici işgöremezlik ödeneğinin, 5510 sayılı Kanunun 21/4. maddesince tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında yazılı şekilde, bozma üzerine, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.Dava, yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemenin uyma kararı verdiği Dairemizin bozma ilamında; davalı S.J.. Sig.A.Ş vekilinin dikkate alınan temyiz itirazı hakkında, “…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98/1 ve 99/1. maddeleriyle Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları’nın B-2-b. maddesi uyarınca yazılı şekilde bir başvurunun varlığına karşın gerekli ödemenin yapılmaması halinde, davalı sigorta şirketinin anılan düzenlemede öngörülen 8 iş günlük yasal sürenin sonunda temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin ve faiz başlangıcının da bu süre sonuna karşılık gelen tarih olduğunun kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvurulması ya da hiç müracaatın bulunmaması halinde ise sigorta şirketinin temerrüdü söz konusu olmayacağından, faiz başlangıcının icra takibine girişilmişse takip tarihi, dava açılmışsa dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekliliği” bozma nedeni yapılmıştır.
09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; Mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usuli kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki müessese Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve istenilenler kapsamında işlem yapmak ve hüküm kurma zorunluluğunu getirir.
Uzun yıllardan beri Yargıtay’ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usuli kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.
Bu hukuki kuralın ancak iki istisnası bulunmaktadır. Bunlardan biri, Mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı olan yeni bir içtihadı birleştirme kararı çıkması; diğeri de, 4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirlendiği üzere, hükmüne uyulan bozma kararından sonra görevle ilgili yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olmasıdır. Olayda, Dairemizin bozma kararına uyulmakla, meydana gelen usuli kazanılmış hakkın sonuç doğurmayacağı haller söz konusu değildir.
O halde, uyma kararı verilmesine karşın gerekleri yerine getirilmeyen Dairemizin bozma kararında belirtilen inceleme ve araştırmalar yapılarak, bu yönde öncelikle ilgili icra dosyası da getirtilmek suretiyle, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.