Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/21280 E. 2016/163 K. 18.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21280
KARAR NO : 2016/163
KARAR TARİHİ : 18.01.2016

Mahkemesi : Bakırköy 18. İş Mahkemesi
Tarihi : 09.06.2014
No : 2013/1150-2014/246

Dava, 17.04.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya, davacı Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının bakiye kısmının rücûan tazmini istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın davalı ödeme yaptığından konusuz kalması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava şartları, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve karar verilebilmesi için varlığı veya yokluğu mutlaka gerekli olan şartlardır.
Dava şartları, ön inceleme aşamasında incelenir. Eksik olan dava şartı, belli bir süre verilerek giderilebilecek nitelikte ise, mahkemece, usûl ekonomisi uyarınca dava hemen reddedilmeyip ilgili tarafa kesin süre verilmeli, kesin süre içinde eksiklik giderilmez ise dava usulden reddedilmelidir.
Dava şartları; yargı yetkisi, yargı yolu, görev, kesin yetki, davada iki tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekâlet ehliyeti ve geçerli vekâletname bulunması, davayı takip yetkisi, davacı tarafından gider avansının yatırılması, teminat gösterilmesine ilişkin kararın yerine getirilmemesi, hukukî yarar, davanın derdest olmaması ve kesin hüküm bulunmamasıdır.
Kural olarak, dava şartlarının bulunmaması, davanın usulden reddini gerektirir. Ancak bu eksiklik taraflardan birisinin yapacağı bir işlem ile giderilebilecek nitelikte ise usul ekonomisi ilkesi gereğince dava hemen reddedilmeyip ilgiliye süre verilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.11.2006 tarih ve 2006/14-729 Esas, 2006/723 sayılı kararında da belirtildiği gibi; bir kişinin dava hakkına sahip olması,dava açabilmesi için yeterli değildir. Davanın dinlenebilmesi (esasına girilebilmesi) için gerekli şartlardan birisi ve en önemlisi, davacının o davayı açmakta hukuki yararının bulunmasıdır. O kişinin dava açmakta korunmaya değer bir hukuki yararı yoksa davanın bu yönden esasa girilmeden reddi gerekir. Çünkü hukuki yarar dava şartıdır ve mahkeme dava şartlarını kendiliğinden (re’sen) incelenmekle görevlidir.
Davanın konusuz kalması ise tamamen farklı bir kavram olup, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde, bu olayın hükümde göz önüne alınması ve mahkemenin, davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Eldeki davada ise, davalılar tarafından davadan önce yapılan ödemeler nedeniyle artık davacı kurumun dava şartı olan hukuki yararının bulunmadığı belirgin olup, mahkemece davada hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine dair karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla mülga 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç: Hükmün “1.” bendinin tamamen silinmesi ile yerine “Davadan önce yapılan ödemeler dikkate alınarak, HMK’nun 114/1-h bendi gereğince hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine” ibaresinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.01.2016 gününde karar verildi.