Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/21229 E. 2014/20061 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21229
KARAR NO : 2014/20061
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

Mahkemesi : Manisa 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 13.06.2013
No : 2011/604-2013/341

Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece ilamında belirtilen gerekçelerle davaının kısmen kabulü ile davacının 2002/6, 2003/9.ayları arasındaki talep ettiği prim borçlarının iptali ve 2005/2–6, 2005/7–12 ve 2011/1 ve 6.aylara ilişkin prim borçlarının iptali talebinin reddine, reddine karar verilmiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okundu. Davacı vekili tarafından, duruşma talebinde bulunulmuş ise de, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi hükmü uyarınca, duruşma için gerekli tebligat giderlerini vermediği anlaşıldığından, duruşma isteğinin bu nedenle reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davaya konu uyuşmazlık, 6552 sayılı Kanun kapsamında yapılandırmaya tabi Kurum alacağına ilişkindir.
11.09.2014 tarihli ve 29116 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngörülen istisnaları haricinde aynı tarih itibariyle yürürlüğe giren İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair 6552 sayılı Kanunun 81. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 60. maddesinin 1, 2, 3, 9 ve 19. fıkralarında; “(1)2014 yılı Nisan ve önceki aylara ilişkin olup bu maddenin yayımlandığı tarihten önce tahakkuk ettiği hâlde ödenmemiş olan;
a) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan, sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi,
b) Bu maddeye göre yapılan başvuru tarihi itibarıyla ilgili mevzuatına göre ödenmesi imkânı ortadan kalkmamış isteğe bağlı sigorta primi ve topluluk sigortası primi,
c) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgili kanunları gereğince takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı…
d) Bu Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı olanların genel sağlık sigortası primi,
e) Sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerlerinde çalışmaları nedeniyle aylıkları kesilmesi gerekenlere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemine kadar yersiz olarak ödendiği tespit edilen aylıklara ilişkin borç, asılları ile bu alacaklara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(2)30.4.2014 tarihine kadar (bu tarih dâhil) işlenen fiillere ilişkin olup bu maddenin yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan idari para cezası asıllarının %50’si ile bu tutara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu maddenin yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde idari para cezası asıllarının kalan %50’si ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.
(3) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların;
a) Bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren; birinci fıkranın (d) bendinde belirtilen borçlular yedi ay içinde, diğer bentlerde belirtilen borçlular ise üç ay içinde Kuruma başvuruda bulunmaları,
b) İlk taksiti bu maddenin yayımlandığı tarihi izleyen ay başından itibaren; birinci fıkranın (d) bendinde belirtilen borçlular sekiz ay içinde, diğer bentlerde belirtilenler ise dört ay içinde, diğer taksitlerini ise ikişer aylık dönemler hâlinde azami on sekiz eşit taksitte ödemeleri, gerekir…
(9) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır…
(19) Bakanlar Kurulu, bu maddede öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini, bu maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen borçlular yönünden altı aya kadar, diğer borçlular yönünden ise bir aya kadar uzatmaya yetkilidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yapılandırma hükümlerinden yararlanabilmek için açıklanan yasal düzenlemede belirtilen genel sağlık sigortası primi haricindeki alacaklar bakımından 31.12.2014, genel sağlık sigortası primi alacakları yönünden ise 30.04.2015 tarihine kadar Kuruma başvuruda bulunulması gerekmektedir.
Ayrıca, anılan maddenin 9. fıkrası hükmüne göre de, yapılandırma hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren yasal düzenleme gereği, davaya konu borcun yapılandırma kapsamında bulunduğu gözetilmeli, bu çerçevede 6552 sayılı Kanunun tanıdığı alacakların yeniden yapılandırılması olanağından yararlanılıp yararlanılmadığı incelenmeli, yapılandırma başvuru süresinin bitiş tarihleri ile Geçici 60. maddenin 9. fıkrasının “Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, bu maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şarttır.” hükmü de göz önünde bulundurularak, yapılacak değerlendirmeye göre bir karar verilmelidir.
2-Davaya Konu somut olayda, davalı kurumca 29/12/2009 tarihli müfettiş raporu ile, davacı şirketin prim ödeme yükümlülüklerinden ve olası iş kazalarından dolayı doğabilecek sorumluluklarından kurtulmak amacıyla, U.. V.. Ltd. Şti., G.. Y..,H.. D.. ve A… İnşaat Ltd. Şti. isimli işverenleri kullandığı, aslen prim ödeme gücü bulunmayan G.. ve H.. adlarına açılan işyerlerinden işçi bildirimleri yapılmasına rağmen, primlerin ve bordrolarının verilmediği, zaten bu işyerlerinin prim borçları nedeniyle takipte oldukları, bu işyerlerinden yapılan sigortalı çalışanların davacı şirkette fiilen çalıştıklarının tespit edildiği ve bu sigortalıların çalıştıkları yerlerde de herhangi bir değişiklik olmaksızın yapılan muvazaalı işlemlerle hizmet taşaronluğu yaptıkları iddiası ile davacı şirkete dava konu ödeme emrinin gönderildiği anlaşılmakta olup, mahkemece zamanaşımı defi gözetilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; verilen kararın eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, pozitif hukukumuzda 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu’nun 19. maddesinde “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.” ifadeleri mevcuttur.
Eldeki dosyada da, davalı kurumca yapılan müfettiş raporunun aksini ispata yarayacak şekilde delillerin bulunup bulunmadığı araştırılmalı, bu kapsamda davacı şirkette çalışan ve diğer işyerlerinden bildirimleri yapılan ve tarafsız nitelikte olabilecek sigortalılar dinlenilmeli, bildirimlerin yapıldığı rapora konu diğer işverenler hakkında herhangi bir soruşturma veya ceza davası olup olmadığı ve kesinleşen bir mahkeme kararının olup olmadığı araştırılmalı, şirkette yapılan işin niteliği ile kapsamı dikkate alınarak, yapılan işçilik bildirimlerinin uygun olup olmadığı ve davacı şirketin işyerinden verilen hizmet bordroları ile işyerlerinden yapılan işçi bildirimleri karşılaştırılmalı ve muvazaa halinin kesin bir şekilde belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 20.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.