Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/21058 E. 2014/20378 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21058
KARAR NO : 2014/20378
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

Mahkemesi :Gebze 1. İş Mahkemesi
Tarihi :30.01.2014
No :2007/406-2014/94

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231).
Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder ( Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s. 288
Yapılan açıklamalar çerçevesinde; Dairemizce, davalı S.S. A.. Konut Yapı Kooperatifi’nin tasfiyesinin sonuçlanıp sonuçlanmadığının belirlenmesi ve sonuçlanmamış ise usulünce tebligatın yapılması amacıyla verilen geri çevirme kararından sonra, Mahkemece anılan kooperatifin tasfiye durumu ticaret sicilinden sorulmuş ve alınan 05.09.2014 tarihli cevabi yazı ile, davalı S.S. A.. Konut Yapı Kooperatifi’nin tasfiyesinin sonlandırılarak 04.05.2007 tarihinde ticaret sicilinden kaydının silindiği, bu halde de, taraf ehliyeti bulunmayan kooperatif aleyhine karar verildiği anlaşılmış olmakla, dava açılmadan önce sicilden terkin olduğu anlaşılan davalı kooperatif hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle kooperatifin ihyasına dair karar alındıktan sonra, usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması ve sonrasında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ve infazı mümkün olmayacak şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, temyiz eden davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmün sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.