Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/20962 E. 2014/26072 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20962
KARAR NO : 2014/26072
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Mahkemesi : İstanbul 21. İş Mahkemesi
Tarihi : 13.03.2014
No : 2013/290-2014/127

Davacı, davalılardan işveren yanında 12.07.2005- 15.05.2008 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının ve gerçek ücretinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın, yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki dava dosyasına konu olayda; Mahkemece, davacının topluluk sigortası kapsamında çalışmayı kabul etmediği gerekçesi ile davanın reddine dair karar verilmiş olup, yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, öncelikle, davacının işyerinin bulunduğu Kazakistan’a giriş ve çıkış tarihleri belirlenmeli, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan kişiler resen saptanarak, çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde; iş yerinin kapsamı, kapasitesi ile işin ve işyerinin niteliği nazara alınmalı, çalışmaların geçtiği iş yerinin ve işin, anılan Yasanın 7. maddesinin “İşveren tarafından geçici görevle yabancı ülkelere gönderilen sigortalıların bu kanunda yazılı hak ve yükümleri bu görevi yaptıkları sürece de devam eder.” hükmü kapsamında mı, ya da aynı Yasanın “Topluluk sigortası”
başlığını taşıyan “Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurt dışındaki iş yerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçileri”nin sigortalılık durumlarını düzenleyen 85. maddesinin 3. fıkrası kapsamında mı kaldığı belirlenmeli, bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca, dava konusu dönemde davacının asgari ücretin üzerinde ücret aldığının tespiti yönünden, ücret konusunda, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıcı sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa hizmetin geçtiği tarihte yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun 288. maddesinde yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalıdır. Zira, Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 Esas, 2005/413 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288. maddesindeki yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille ispat edilmesi gerekir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

.