Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/20764 E. 2014/25324 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20764
KARAR NO : 2014/25324
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

Mahkemesi : İstanbul 19. İş Mahkemesi
Tarihi : 03.06.2014
No : 2013/100-2014/261

Dava, ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne, askerlik Borçlanmasının yapıldığı 16.01.2014 tarihini takip eden aybaşı olan 01.02.2014 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadan; davacının, 26.04.2010 tarihinde vefat eden O. U..ın hak sahibi sıfatıyla 21.10.2010 tarihinde Kuruma başvurarak ölüm aylığı talep ettiği, Kurumca talebinin reddi üzerine eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olan ve 01.08.1971–26.04.2010 tarihleri arasında 800 gün çalışması bulunan Osman’ın 26.07.1978–26.07.1970 tarihleri arasında geçen 720 gün askerlik borçlanması yaparak kurumca çıkartılan borcu yargılama sırasında 16.01.2014 tarihinde ödediği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 32. maddesinde yer alan “Ölüm aylığı; a) En az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş, b) 47 nci maddede yazılı sebeplerle kazaya uğramış, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış, c) Bağlanmış bulunan malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş, durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının genel sağlık sigortası primi dâhil kendi sigortalılığından dolayı prim ve prime ilişkin her türlü borcunun olmaması veya ödenmesi şarttır.” hükümleridir.
Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/09/2010 traih ve 2010/21-301 E.;2010/438 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir. Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir.
Yukarıda belirtildiği üzere, yaşlılık aylığı tahsisi için istenilen koşulların, sigortalılık başlangıç tarihi (gerek mülga gerekse halen yürürlükte bulunan sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak ilk defa çalışılmaya başlanılan tarih) ile aylık talep tarihi arasında (aylık talebinde bulunmuş olmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasındaki sürede) gerçekleşmiş olması aranmaktadır.
Bu arada “Hizmet borçlanması”, sigorta kapsamında sayılan fakat bildirilmemiş ve primi ödenmemiş sürelerin, ilgili tarafından başvurularak primlerinin ödenmesi işlemidir (Şakar, Müjdat: Sosyal Sigortalarda Hizmet Borçlanması ve Hizmetlerin Birleştirilmesi, Yaklaşım Dergisi, Temmuz/2005, Sayı:151) Önemle belirtilmelidir ki, sigortalının, mevcut olmayan bir süreyi borçlanabilmesi de, mümkün değildir.
Eldeki davada, davacıların kendinden ölüm aylığı talep ettiği sigortalının, 26.04.2010 tarihinde vefat ettiği, buna göre, 5 yıllık sigortalılık süresi var ise de, davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Yasanın 32’nci maddesi gereğince olması gereken 900 gün içinde her türlü borçlanma süresinin hariç tutulması gerektiği, bu kapsamda davacıların yargılama sırasında 16.01.2014 tarihinde yaptığı borçlanmanın da 5510 sayılı Kanun’un 32/2-a maddesi hükmünde öngörülen 900 günün hesabında dikkate alınmasına ve bu şekilde ölüm aylığı alabilmesine yasal imkân bulunmadığı açıktır.
Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak mahkemece, davacıların 1977/2.Dönem, 1978 yılı, 1986 yılı 3. Dönem ve 1987 Yılının tamamında eksik bildirim iddiası da dikkate alınarak bu dönemdeki eksik bildirimlerin olup olmadığının 506 Sayılı Yasanın 79/10 maddesi gereğince re’sen araştırılarak, toplanacak delillere göre irdeleme yapılmak suretiyle belirlenmesi ve sigortalının ölüm aylığına yeterli 1800 primi ödenmiş gününün olup olmadığının da araştırılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, isabetsiz olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.12.2014 gününde karar verildi.