Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/20693 E. 2014/25334 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20693
KARAR NO : 2014/25334
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

Mahkemesi : İzmir 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 10.06.2014
No : 2011/410-2014/476

Asıl dava, 01.12.2006-25.02.2011 tarihleri arasında kurumca çıkartılan yersiz ödemeler nedeniyle kuruma karşı borçlu olmadığının, 01.12.2006 tarihinden itibaren aylığa müstehak olduğunun ve ödenmeyen yaşlılık aylığının faizi ile ödenmesi, karşı dava ise, yersiz ödemeler nedeniyle davacı-karşı davalı kurumca davacı-karşı davalı sigortalı hakkında yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle asıl davanın kısmen kabulüne karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki davada da mahkemece verilen karar Diyarbakır doğumlu olup da davacı ile hizmetleri karıştırılarak tahsis yapılan diğer M.. A..’ın da hak alanını ilgilendirdiğinden öncelikle bu kişinin veya ölmüş ise mirasçılarının da davaya dahil edilerek HMK’nın 124. Maddesi gereğince husumet yöneltilmesi, söz konusu hizmetlerin aidiyeti bakımından delillerinin toplanması ve davaya devam edilmesi sağlanmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Diğer taraftan diğer M.. A..’ın Diyarbakır mahkemelerinde davacı ile hizmetlerinin karıştığı iddiası ile açtığı davanın kesinleşmesi beklenmeli, diğer M.. A..’ın tüm dönemler bakımından hizmetlerinin aidiyeti kesin olarak belirlendikten sonra davacıya ait hizmetler belirlenmeli, sadece kurum irdelemesi ile bir kısım hizmetlerin davacıya ait olduğuna dair kabulün ileride telafisi güç zararlara meydan verebileceği dikkate alınarak bu belirlemelerin mahkemelerce ve kesin hükümlerle yapılması sağlandıktan sonra yaşlılık aylığı şartları bakımından irdelemeler yapılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; davacı hakkında özel hüküm niteliğinde bulunan 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin uygulama önceliği dikkate alınarak anılan maddenin “b” bendi kapsamında kurum alacağının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı-karşı davalıya iadesine, 01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.