Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/20383 E. 2014/24017 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20383
KARAR NO : 2014/24017
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

Mahkemesi :Kütahya İş Mahkemesi
Tarihi :28.03.2013
No :2012/396-2013/125

Dava, yersiz ödeme nedeniyle davalılara bağlanan ölüm gelirlerinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı kurum tarafından, 08.03.2010 tarihli müfettiş raporu ile 01.09.2009 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamında Ö..-K. İnşaat Tic. San. AŞ.’nin taşeronu Türklift Asansör San. Tic. Ltd. Şti. bünyesinde sigortalı olarak çalışmakta iken, meydana gelen iş kazası sonucunda vefat ettiği kabul edilen ve bu nedenle hak sahibi sıfatıyla davalılara 5510 sayılı Yasanın 13. maddesi kapsamında ölüm geliri bağlanmış iken, davalılar murisi Mehmet’in aynı zamanda Aslıçağrı Asansör Ltd. Şti.’nde 09.01.2008 tarihinden kaza gününe kadar devam eden %25 ortaklığı nedeniyle, 5510 sayılı Yasanın 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının “b” bendi kapsamında sigortalı olması gerektiği ve davalılara 4’üncü maddenin 1’inci fıkrasının “a” bendi kapsamında bağlanan iş kazası ölüm gelirinin kurumun hatalı işlemi nedeniyle bağlandığı kabul edilerek durdurulması ve her davalıya yapılan fiili ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile ayrı ayrı tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu uyuşmazlık, davalılar murisinin 01.09.2009 tarihinde 5510 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının “b” bendi kapsamında mı, yoksa, 4’üncü maddenin 1’inci fıkrasının “a” bendi kapsamında mı, olduğu noktasındadır.
Mahkemece, davalı Kurum işleminin yerinde olduğu gerekçesi ile istemin kabulü ile Kurumca yapılan ödemelerin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş ise de, verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 4/b–3 maddesine göre “Limited şirketlerin ortakları” aynı kapsamda sigortalı sayılmışlardır. Aynı Kanunun 53. maddesinde, “… 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler.” hükmü düzenlenmiştir. Dairemizin yerleşmiş görüşlerine göre de, kural olarak limited şirket ortakları az sayıda olmaları nedeniyle kendi işini yapan kimse konumunda oldukları için, 1479 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanun 4/b ye tabi zorunlu sigortalı sayılırlar. Başka bir deyişle bunların ortağı oldukları limited şirketteki çalışmaları, hizmet akdine değil, vekâlet akdine dayalıdır ve 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanun 4/a kapsamında değerlendirilemez. Bu kuralın istisnası, Limited Şirket ortağı, başka işverenlere ait olan işyerlerinde hizmet akdine göre çalışmışsa, o takdirde 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanun 4/a kapsamında sigortalı sayılabilir.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte 13’üncü maddesinde yer alan iş kazasının tanımı “a)Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle…… meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olay olarak belirlenmiş olup iş kazası hükümlerinden aynı yasanın 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının “b” bendi kapsamında olan sigortalıların da yararlanabilecekleri belirtilmiş ve devamında “İş kazasının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;….(b) bendi kapsamında bulunan sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde bildirilmesi hususundaki düzenleme ile uygulanma şartları düzenlenmiştir.
Eldeki davada; mahkemece, öncelikle, davalılar murisinin 01.09.2009 tarihinde meydana gelen olay sırasında hangi sıfatla olay yerinde olduğunun belirlenmesi, başka bir deyişle, kendi adına bağımsız çalışırken mi, yoksa, hizmet akdi ile çalışırken mi olayın meydana geldiğinin belirlenmesi açısından; Kurumca hizmet akdi ile sigortalı çalıştığı kabul edilen davalılar murisinin sigortalı bildiriminin yapıldığı bu işyeri hakkında yapılan işlemler belirlenmeli, işyerinin sicil dosyası getirtilmeli, ortak olduğu limited şirket ile Kurumca soruşturmaya tabi tutulan ve haklarında dava açılan diğer şirketler arasındaki hukuki ilişkinin veya organik bağın olup olmadığı, bu kapsamda aralarında yapılan sözleşmelerin varlığı araştırılmalı, varlığı halinde, davalılar murisinin konumu belirlenmeli, tazminat ve ceza davalarından verilen ve kesinleşmiş kararların kesin delil oluşturmasa da bu davada güçlü delil teşkil edeceği dikkate alınmalı, özellikle Borçlar Kanununun 53. (6098 sayılı Yasanın 74.) maddesi gereğince Ceza Mahkemesinin kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahip olması ve ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması halinde, hukuk hâkimini de bağlayacağı dikkate alınmalı ve sonuç olarak; davalılar murisinin,
kaza anında ortağı olduğu şirketin faaliyeti kapsamında kendi adına mı, yoksa, hizmet akdi ile mi çalıştığı, net olarak belirlenmelidir.
Mahkemece, yapılan araştırma sonucunda davalılar murisinin sigortalılığının 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının “b” bendi kapsamında olduğu kanaatine varıldığı takdirde ise, bu kez kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasa’nın 13’üncü maddesi hükümleri dikkate alınmalı, kendi adına çalışan davalılar murisinin vefatı nedeniye hak sahibi olan davalıların da kısa vadeli iş kazası sigorta kolundan gelire müstehak olup olmadığı değerlendirilmeli, gelir almaları gerektiğinde ise 5510 sayılı Yasanın 54’üncü maddesinin c bendinde yer alan “Malûllük, yaşlılık, ölüm sigortaları ve vazife malûllüğü ile iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık veya gelirlerden yüksek olanın tamamı, az olanın yarısı, eşitliği halinde ise iş kazası ve meslek hastalığından bağlanan gelirin tümü, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığının yarısı bağlanır.” hükmü gereğince alabilecekleri gelirin miktarı kurumdan sorulmak suretiyle, Kurumun alacağının olup olmadığı belirlenmelidir.
Diğer taraftan, davacı Kurumun talebinin net olmadığı dikkate alınarak talebinin 5510 sayılı Yasanın 96’ncı maddesinin “b” bendine mi, yoksa, “a” bendi gereğince olduğu hususunda açıklama istenildikten sonra Kurum alacağının 96’ncı madde hükümleri çerçevesinde belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılara iadesine, 17.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.