Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/20351 E. 2014/25229 K. 01.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20351
KARAR NO : 2014/25229
KARAR TARİHİ : 01.12.2014

Mahkemesi : Sarıkaya Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 13.03.2014
No : 2014/12-2014/86

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili ve Ö.. E.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 4. maddesinde ise, “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. “Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin alt işverenler tarafından düzenlenmiş olması durumunda, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.
Davacı, 04.08.2004 ile Kasım 2004 tarihleri arasında 70 gün süreyle davalı işveren nezdinde geçen çalışmaların tespitini istemiştir. Mahkemece, dinlenen tanık beyanları doğrultusunda, davalı M.. Y..’ın inşaat işini anahtar teslimi ile davalı Ö. E..’e verdiği ve taraflar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığı gerekçeleriyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Mahkemece yapılacak iş, gerçek işverenin tespiti amacıyla, davalı M.. Y.. ile Ö.. E.. arasında nasıl bir iş ilişkisinin bulunduğu tam olarak ortaya konulmalı, mevcut inşaatın davalı M.. Y..’a ait olduğu belirgin olan davada, davalı Ö.. E..’ün pozisyonunun ne olduğu belirlenmeli, her iki davalı arasında bu konuyla ilgili ne tür sözleşme veya sözleşmelerin bulunduğu araştırılarak bunların okunaklı ve onaylı suretleri dosya içine alınmalı ve incelenmeli, ayrıca davacıya bu dönemlerde emir ve talimatları kim verdiği, ücretini ne şekilde ve kimden aldığı hususları tespit edilmeli, davaya konu dönemdeki bordrolarda kayıtlı, davacı ile birlikte çalışmaları olan kişiler ile gerektiğinde aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak re’sen bilgi ve görgülerine başvurulmalı yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği ile çalışma süreleri nazara alınmalı; çelişkiler vaki olursa, usulünce giderilmeli, hizmet cetvelinde görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Öte yandan, 04.08.2004-27.10.2004 tarihleri arasında 70 gün süreyle davacının çalıştığına dair hüküm kurulmuş ise de, kabul edilen tarih aralığındaki sürenin 70 günden fazla olduğu gözetilmeksizin infazda tereddüte yol açacak şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan Kurum vekili ve Ö.. E..’ün bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönler incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Ö.. E..’e iadesine, 01.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.