Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/20069 E. 2014/22055 K. 03.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20069
KARAR NO : 2014/22055
KARAR TARİHİ : 03.11.2014

Mahkemesi : Kütahya İş Mahkemesi
Tarihi : 24.06.2014
No : 2011/451-2014/950

Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile kesilen yaşlılık aylığının yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen şekilde, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, sakatlık indirimine dayalı olarak 506 sayılı Kanunun geçici 87/B maddesi uyarınca sigortalıya bağlanan yaşlılık aylığı işleminden sonra yapılan kontrol sonucunda (sakatlık oranının saptanmasına ilişkin çalışma gücü kaybı oranının %20’ye inmiş olduğunun tesbiti üzerine) Kurumca aylıkların durdurulması işleminin iptali ile yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Eldeki davada; Kütahya Devlet Hastanesi’nce düzenlenen 10.02.2005 tarihli ve 276 sayılı Sağlık Kurulu raporunun, Merkez Sağlık Kurulu’nca incelenmesi neticesinde %40 oranındaki sakatlığı nedeniyle, vergi indiriminden yararlanma hakkı tanınmış olan sigortalıya 506 sayılı Yasanın geçici 87/B maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlandığı, Kurumca 23.09.2010 tarihinde kontrol muayenesine tabi tutulan davacının Kütahya Devlet Hastanesi’nce düzenlenen 21.09.2010 tarihli raporla; çalışma güç kaybının %20’ye inmiş olduğunun görülmesi üzerine; Kurum tarafından yapılan başvuru neticesinde bu defa, iş bu rapora dayalı olarak, bilahare Maliye Bakanlığı, Merkez Sağlık Kurulu’nca sigortalının maluliyet oranının %20 olduğu sonucuna varılarak, sakatlığa dayalı vergi indiriminden yararlanamayacağına dair alınan karar ile davacının aylığı, kontrol muayenesi tarihi itibari ile kesilmiş olduğu görülmektedir.
Mahkemece, yapılan yargılamada; Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından 16.07.2006 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre çalışma gücü kayıp oranının % 20 olduğunun belirtildiği, Adli Tıp Genel Kurulu ve Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporlarında ise, davacının % 20 meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre
çalışma gücü kaybının %24,75 olarak belirtildiği, Mahkemece çalışma gücünün % 24,75’inin kaybedildiği ve aylık bağlanma şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacıya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için “sakatlığı nedeniyle gelir vergisi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış olmak” hususunun saptanması önem arzetmektedir. Anılan hususun saptanması işi ise 198 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 3239 sayılı Kanunla değişik 31/2 maddesine göre, sakatlık indiriminden yararlanmak için yetkili hastahanelerin sağlık kurullarından alınan raporla Maliye Bakanlığı bünyesindeki “Merkez Sağlık Kurulu” tarafından değerlendirilerek iş gücü kaybı oranları ve buna göre sakatlık dereceleri belirlenmekte ve bu belirlemeye dayalı olarak da ilgili şahsın vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanıp kazanmadığına, yine, idarece karar verilmektedir.
Bu durumda, sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazandığına dair verilen bu idari kararın sigortalının tahsis talebiyle birlikte Kuruma ulaşmasıyla, diğer koşulların da varlığı halinde sigortalıya yaşlılık aylığı bağlanması da yasal bir gereklilik olmaktadır.
Konuya bu açıdan bakıldığında, Kurum tarafından davalıya bağlanan yaşlılık aylığının iptal edilme gerekçesi olarak, davacının 193 sayılı Yasaya göre, sakatlık indiriminden yararlanma koşullarını kayıp ettiğine ilişkin idari karara dayanılmış olması karşısında, bu davada çözüme ulaşabilmek için öncelikle anılan idari kararın kaldırılması hususunun ön mesele olarak ele alınmasının zorunlu olduğu düşünülebilir ise de; 506 sayılı Yasanın 60/C-b maddesinde 4958 sayılı Yasanın 34. maddesiyle yapılan değişiklik ile “sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanılması dolayısıyle yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı almakta olanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulurlar” hükmü getirilmiş bulunmakla, bu gibilerin sakatlık indiriminden yararlanma koşullarını muhafaza edip etmediklerinin Kurum tarafından denetlenmesine ve değerlendirilmesine olanak tanınmıştır.
Ancak, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. Bu bağlamda, yargılama sırasında alınan Adli Tıp İhtisas Dairesi raporunun “Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Derecesinin Tespit Şekli ile Uygulamasına İlişkin Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, öncelikle, Kütahya Defterdarlığı’nın 21.06.2005 tarihli ve davacının %40 oranı ile 3. derece sakatlık indiriminden yararlanabileceğine dair Kuruma ulaşan yazısı da dikkate alınarak, yazıda geçen Sağlık Kurulu raporu araştırılmalı, sonrasında ise Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak; davalının bağlanan aylığın kesildiği tarih itibariyle tıbbi durumu belirlenerek, saptanacak bulguların davalının sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlandırıldığı ilk tarih itibariyle ve kazanılmış hakların korunması ilkesinden hareketle o tarihte yürürlükte bulunan, diğer bir anlatımla 18.03.1981 tarih ve 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen” sakatlık indiriminden yararlanacak hizmet erbabının sakatlık derecesini tesbit şekli ile uygulaması hakkındaki yönetmelik” hükümlerine göre,
değerlendirmeye alınarak, anılan yönetmeliğin değişik 3. maddesine göre çalışma oranı kaybı ve sakatlık derecesinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan, bazı istisnalar dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasanın 5510 sayılı Kanunun 97. maddesinde, “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar. Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre ispat edenler hakkında, yukarıdaki hükümler uygulanmaz…” hükmü de gözetilmek suretiyle yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.