Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/20017 E. 2014/25429 K. 02.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20017
KARAR NO : 2014/25429
KARAR TARİHİ : 02.12.2014

Mahkemesi : Konya 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 21.05.2014
No : 2012/278-2014/346

Dava, muris kocanın 1991 ve 1992 yıllarında davalı işyerinde hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının ve noksan bildirimlerin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda yazılı biçimde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın reddine dair önceki hüküm Dairemizin 21.02.2012 gün 2010/14765 Esas 2012/2805 Karar sayılı ilamı ile; “…Davanın yasal dayanağı, 506 Sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup dosya içeriğinden; davalı Belediye işyerinin …129 sicil numarasıyla 01.04.1967 tarihinde kapsama alınıp halen faal olduğu, anılan işyerinden düzenlenen bordro ve tahakkuk müzekkeresine göre şubat 1991-mayıs 1992 arası dönemde kısmi bildirimlerin yapıldığı ve bordroların imzalı olduğu, ifadelerine başvurulan tanıklar çalışmanın varlığı yönünde beyanda bulunmakla birlikte süresine ilişkin bir açıklamada bulunmadığı, yine bir kısım tanıklarca murisin geçici işçi olduğunun, bir kısım tanıklarca ise şoför olarak çalıştığının belirtilmesine rağmen çalışmanın niteliğinin açıklığa kavuşturulmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya elverişli olmadığı sonucuna varılmaktadır. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Davacı, muris kocasının bildirim dışı sürelerinin tespitini istediğine göre, öncelikle yapılan işin niteliği ve mevsimlik olup olmadığı hususu araştırılıp açıklığa kavuşturulmalı, davalı işyerine ait işyeri dosyaları ile dönem bordroları ve ücret bordroları birlikte değerlendirilerek tespit edilecek bordro tanıklarının çalışmanın varlığına, başlangıcına ve süresine, işin sezonluk olup olmadığına ilişkin bilgi ve beyanları tespit edilmeli, davacının, fiili çalışmalarının varlığı ve süresi hiçbir kuşku ve duraksamaya meydan vermeyecek biçimde belirlenip, toplanan ve toplanacak delillerin sonucuna göre bir karar verilmelidir. Diğer yandan, murisin çalışmalarının geçtiği ileri sürülen işyeri bir kamu kuruluşuna aittir. Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıldır. Böyle olunca; davacının, kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenle bildirim dışı kaldığı, gereğince ve yeterince araştırma konusu yapılmalı, murisin şoför olarak çalıştığının belirlenmesi halinde ise çalıştığı araç ya da araçların plakası belirlenerek muris adına ceza tutanağı tanzim edilip edilmediği merciinden sorulup açıklığa kavuşturulmalı ve tarafların göstereceği tüm deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmelidir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası yürütülen yargılama sürecinde; davalı belediye başkanlığı tarafından düzenlenen cevabi yazıda; murisin 1991 ve 1992 yıllarında ara ara .. plakalı nakliye aracı ile .. plakalı toplu taşıma aracında şoför olarak çalıştığı, çalışmaların puantajla kayıtlanıp yevmiyesinin hesaplandığı ve düzenli bir çalışma olmadığından Kuruma bildirilmediği belirtilmiştir. Emniyet müdürlüğü cevabi yazısında; yukarıdaki araçlara ait trafik ceza tutanağının bulunmadığı bildirilmiştir. Belediye tarafından düzenlenen bordro ve tahakkuk müzekkeresi ile puantaj kayıtlarında ise 1991 yılı Şubat ayında 5 gün, Mart ayında 7 gün, Mayıs ayında 7 gün, Haziran ayında 7 gün, Temmuz ayında 30 gün, Ağustos ayında 15 gün, Eylül ayında 29 gün, Ekim ayında 24 gün, Kasım ayında 10 gün, 1992 yılı Mayıs ayında 2 gün olmak üzere toplam 136 gün şoför olarak çalışma göstermiştir. Davalı işyerinden düzenlenmiş giriş bildirgesi ya da çalışma bildirimi bulunmadığı gibi yukarıdaki çalışmalara ilişkin bordro ve tahakkuk müzekkereleriyle puantaj kayıtlarında da gelir vergisi ve damga vergisi dışında herhangi bir prim kesintisi bulunmamaktadır. İfadesine başvurulan ve bordro tanığı olan üç tanık ihtiyaç oldukça murisin davalı dönemde çalıştırıldığını beyan etmişlerdir. Mahkeme, puantaj kayıtları ve tahakkuk müzekkerelerine konu toplam 136 gün çalışmanın tespitine hükmederek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir.” hükmü uyarınca, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olduğu kabul edilmelidir. Anılan madde hükmünde; yönetmelikte tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür.
Mahkemece, işe giriş bildirgesinin olup olmadığı veya çalışmanın varlığına ilişkin müfettiş denetim raporunun bulunup bulunmadığı ya da kabule konu çalışma sürelerinin dayanağı olan bordro ve tahakkuk müzekkereleri ile puantaj kayıtlarında prim kesintisi yapılıp yapılmadığı hususları araştırılıp belirlendikten sonra çalışma iddiasının hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı irdelenip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde; davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Tepeköy Belediye Başkanlığı’na iadesine, 02.12.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.