Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/19348 E. 2014/18520 K. 25.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19348
KARAR NO : 2014/18520
KARAR TARİHİ : 25.09.2014

Mahkemesi : Konya 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 14.03.2014
No : 2012/291-2014/188

Dava, sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının belirlenmesi istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanakları olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas – 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas – 2010/524 Karar,
20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas – 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas – 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas – 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Somut olayda; davacı, davalı işverene ait işyerinde 06.06.2003-24.04.2012 tarihleri arasında son ay net 1.200,00 TL ücret karşılığında çalışmasına rağmen, Kuruma bildirilen ücretinin gerçeği yansıtmadığından bahisle, gerçek ücret üzerinden yapılacak hesaplama ile, eksik ödenen primlerinin tespitini talep etmiş; mahkeme, ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar vermiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davalı işverenlik tarafından davacının banka hesabına; 01.05.2011 tarihinde 607,61 TL ve 524,97 TL, 11.05.2011 tarihinde de 100,00 TL olmak üzere 2011 yılı Mayıs ayı içerisinde toplam 1.232,58 TL; 01.08.2011 tarihinde 610,78 TL ve 460,80 TL, 10.08.2011 tarihinde de 100,00 TL olmak üzere 2011 yılı Ağustos ayı içerisinde toplam 1.171,58 TL; 01.09.2011 tarihinde 610,78 TL ve 334,80 TL, 10.09.2011 tarihinde de 100,00 TL olmak üzere 2011 yılı Eylül ayı içerisinde toplam 1.045,58 TL; 01.10.2011 tarihinde 610,78 TL ve 604,80 TL olmak üzere 2011 yılı Ekim ayı içerisinde toplam 1.215,58 TL yatırıldığı, buna karşın davalı Kuruma 2011 yılı Nisan ayı için brüt 854,91 TL, 2011 yılı Temmuz-Ağustos-Eylül ayları için brüt 859,32 TL ve 2011 yılı Ekim ayı için ise brüt 901,17 TL sigorta primine esas kazanç (ücret) bildirimi yapıldığı anlaşılmakla, banka kayıtları ile işyeri belgeleri arasında çelişki bulunduğu dikkate alınarak, Mahkemece; gerekirse mahallinde işyeri kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi de yapılmak suretiyle davacının gerçek ücretinin tespitine yönelik bütün deliller toplanmalı; bu şekilde asgari ücretin üzerinde ücret alma iddiası öngörülen yönteme uygun olarak araştırılmalı, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.