Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/1841 E. 2014/3083 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1841
KARAR NO : 2014/3083
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

Mahkemesi : Kastamonu İş Mahkemesi
Tarihi : 28.03.2012
No : 2010/41-2012/23

Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler ve ödenen cenaze yardımı nedeniyle uğranılan Kurum zararının davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtilen gerekçe ile, davalılardan K.. Ağaç San. Tic. A.Ş, H.. Ç.. ve G..Hidrolik ve Mak. Tic. San. A.Ş. yönünden husumet bulunmaması nedeniyle davanın reddine, davalılardan D.. Y..’ın kusuru bulunmaması nedeniyle davanın reddine, davalılardan A.. çelik San. ve Tic. Ltd. Şti, A.. Ç.. ve T.. S.. yönünden ise davanın kabulüne dair karar vermiştir.
Hükmün, davacı kurum vekili ve davalılardan A.. Çelik San. ve Tic.Ltd. Şti ile A.. Ç.. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26 ve 87. maddeleridir.
Somut olayda; davalılardan K.. Ağaç San. Tic. A.Ş.’nin kurmakta olduğu fabrika inşaatında Kastamonu MDF hattına ait toz depolama ve dozajlama makineleri, imalatını, montajını ve devreye almayı davalılardan A.. Çelik San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yüklendiği, davalı A.. Ç..’ın davalılardan A.. Çelik San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğu, sigortalının davalılardan A..Çelik San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin çalışanı olduğu, davalılardan A..Çelik San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin, yüklendiği iş için ihbar olunan dava dışı Ö.. Vinç İşletmeciliği G.. Acentalığı, İnşaat, Tekstil, Ambalaj ve Liman Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.’den 16 K 6253 monteli vinç ve vinci kullanacak vinç operatörü olarak davalı D.. Y..’ı kiraladığı, davalı H.. Ç..’in davalılardan K.. Ağaç San. Tic. A.Ş.’nin yatırım şefi olduğu, davalı T.. S..’nun davalılardan A.. Çelik San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde ekip başı (formen) olduğu, olay günü olan 02.10.2007 günü saat 11.30 sıralarında davalılardan K.. Ağaç San. Tic. A.Ş.’nin kurmakta olduğu fabrika inşaatında sigortalının sapancı görevi ile 1. silo 2 katına, sac levhanın davalılardan D.. Y..’ın kullandığı vinç ile indirilmesi sırasında vincin çelik halatının kopması üzerine sigortalının sacın altında kalarak hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır.
1 – Dosya kapsamında yer alan, iş müfettişi raporuna dayanak belgelerde bulunan olay yeri fotoğraflarında, 16 K 6253 plakalı üzerinde vinç monteli kamyonun kasasında ve sağ kapısında dava dışı Ö.. Vinç İşletmeciliği G.. Acentalığı, İnşaat, Tekstil, Ambalaj ve Liman Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.’nin adı ve iletişim bilgileri yer aldığı, Bursa İl Emniyet müdürlüğünün 17.12.2010 tarihli yazısında, 16.K 6253 plakalı aracın 05.06.2007 tarihinde vinçli kamyon olarak Ö… Vinç İşletmeciliği G.. Acentalığı, İnşaat, Tekstil, Ambalaj ve Liman Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş. adına kayda alındıktan sonra 26.08.2010 tarihinde farklı bir kişi adına kayda alındığı gözetildiğinde, mahkemece, davalı G..Hidrolik ve Mak. Tic. San. A.Ş. hakkında husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
2 – 506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre; aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile, asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri, ya da, işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde, ya da, bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de, asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise; asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Borçlar Kanunu’nun 53. (6098 Sayılı TBK md 74.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi, kendine has usuli olanakları nedeniyle, hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada, daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması gerçeğinin hukuk hakimini de bağlaması gerekir. Bu hal; Kamunun yargıya olan güveninin korunmasının bir gereği olduğu gibi, söz konusu Borçlar Kanununun 53. maddesinde öngörülen kuralın da doğal bir sonucudur. Nitekim bu husus, Yargıtay’ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, dosya kapsamında, ceza dosyası celbedilip incelenerek, kesinleşip kesinleşmediği tespit edilerek, kararın kesinleşmesi halinde iş kazasının meydana gelmesinde kusurlarının bulunacağı hususu gözetilerek, davalılardan K.. Ağaç San. Tic. A.Ş.’nin, davaya konu iş kazasının meydana geldiği fabrika inşaatında, sigortalı çalıştırıp-çalıştırmadığı; işin tamamından el çekerek, anahtar teslimi şeklinde diğer davalı A.. Çelik San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne yaptırıp-yaptırmadığı araştırılarak, varsa, fabrika inşaatına ilişkin diğer işler yönünden anahtar teslimi arasındaki sözleşmeler ile fabrika inşaatına ilişkin işyeri dosyaları Kurumdan celp edilip, taraflar arasındaki asıl işveren-taşeron ilişkisi irdelenerek, varılacak sonuca göre, olayın meydana gelmesine neden olan vincin halatının kopmasında imalat hatası olup olmadığı, vinçle taşıma işleminde vinç operatörünün kullanım hatası bulunup bulunmadığı, davalıların kontrol, denetim gibi sorumluluklarının olup olmadığı hususlarını da değerlendiren İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile, iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2 – Kabule göre ise; Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, kurumun talep edebileceği miktarın hesabının da aynı şekilde gerçekleştirilmesi gerekmekte olup; şayet, ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarından düşük ise o takdirde, ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesi; aksine, fiili ödeme miktarı, ilk peşin değerden düşük ise o takdirde de, fiili ödeme miktarının esas alınması gerekmektedir.
506 sayılı Yasanın 92. maddesi, “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.
Kurumun, sigortalı veya haksahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
Dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Yasanın 92. maddesi uyarınca indirildiğinin anlaşılması halinde; davalıların tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının; gelirin başladığı tarih itibariyle 506 sayılı Yasanın 92. maddesi uyarınca indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fark fiili ödeme miktarının da eklenmesi suretiyle belirlenmesi, gerekmektedir.
Hak sahiplerinden C.. Ö..’in, 14.12.2007 varide tarihli, tahsis dosyasındaki dilekçesinde, evlenme yardımı talep ettiği, Kurumun 09.01.2014 tarihli yazısında hak sahibi Ceyda’nın 08.12.2007 tarihi itibariyle evlenmesi nedeniyle geliri kesilmiş olduğu ve 02.10.2007 – 24.12.2007 süresi için 177,49 Tl ödeme yapıldığı, 24.12.2007 – 23.12.2009 süresi için 1276,08 Tl evlenme yardımı ödendiği belirtildiği, dava dilekçesi ekindeki peşin sermaye değeri hesap tablolarında hak sahiplerine sosyal yardım zammının 3/1124824 nolu tahsis dosyasından ödendiği belirtildiği anlaşıldığından, mahkemece, yukarıda belirtilen açıklamalara göre, hak sahiplerine 506 sayılı Yasa kapsamında 92. maddenin tatbik edilip edilmediği araştırılmadan ve de hak sahibi Ceyda’nın gelirden çıktığı gözetilerek, fiili ödeme miktarı ile ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı yönünden karşılaştırma yapılarak, hangisi düşük ise o miktarın esas alınması gerektiği gözetilmeden, hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekili ve davalılardan A.. Çelik San. ve Tic.Ltd. Şti ile A.. Ç.. vekilleri bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hükmü temyiz etmeyen davalı T.. S.. yönünden davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da nazara alınarak karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan A.. Çelik San. ve Tic.Ltd. Şti ile A.. Ç..’a iadesine, 18.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.