Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/18214 E. 2015/409 K. 15.01.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18214
KARAR NO : 2015/409
KARAR TARİHİ : 15.01.2015

Mahkemesi : . İş Mahkemesi

Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi …. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1 – Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 – Eldeki davada; davacı Kurum 26.10.1999 tarihinde davalı tarafından av tüfeği ile yaralanan sigortalıya sarf edilen tedavi giderleri için sarf edilen 20.386,15 TL’nin tahsili için başlatılan ilamsız takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, zamanaşamı süresinin geçmiş olduğundan davanın reddine dair karar verilmiştir.
Geri çevirme sonrasında Kurumdan gelen bilgi ve belgeler ile dosya kapsamından; sigortalıya sarf edilen 1999 ila 2006 yılları arasındaki 12.210,12 TL tutarındaki tedavi giderlerinde, sigortalının Emekli Sandığı iştirakçisi olan babası…. üzerinden faydalanmış olup, Emekli Sandığı kapsamındaki tedavi giderleri olduğu, 2007 yılı kapsamındaki 8.176,00 TL tutarındaki tedavi giderlerinin SSK (506 sayılı Kanun) kapsamındaki tedavi giderleri olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın Geçici 4 üncü maddesinde, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.

Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır…” hükmüne yer verilmiştir.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. Davaya konu uyuşmazlık, dayanağı işlem ve olayların meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 5434 sayılı Kanun’dan kaynaklanmakta olup, görev alanına girmediğinden İş Mahkemelerinde çözümlenmesi mümkün değildir.
Ne var ki; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinde, kimler aleyhine idari yargıda dava açılabileceği açıklanmış olup, gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında idari yargı yerinde dava açılamayacağı hususu da gözetildiğinde ve dava konusu uyuşmazlığın çözümünde genel mahkemelerin görevli olduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.