Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/18055 E. 2014/18373 K. 23.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18055
KARAR NO : 2014/18373
KARAR TARİHİ : 23.09.2014

Mahkemesi : Konya 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 09.10.2013
No : 2010/782-2013/622

Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı SGK Başkanlığı vekili ve davalılardan F.. A.. tarafındantemyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
506 sayılı Kanun hükümleri gereğince yaşlılık aylığı almakta olan sigortalının 23.11.2000 tarihinde yaşamını yitirmesine karşın aylıkların banka hesabından çekilmeye devam edildiğini saptayan davacı Kurumca borç tahakkuk ettirerek yersiz ödenen aylıkların yasal faiziyle birlikte geri alınması için sigortalının mirasçısı konumundaki davalara yönelik icra takipleri başlatıldığı, anılan takiplere itiraz edilmesi üzerine de işbu davanın açıldığı belirgindir.
Görev konusu, kamu düzeniyle ilgili olup, mahkemelerce, yargılamanın her aşamasında re’sen ele alınması gereken bir husustur.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanunla kurulmuş olan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. 5510 sayılı Kanunun 101 inci maddesi, bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğini kurala bağlamıştır.
Somut olayda, mahkemenin görevini belirlerken, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hangi hukuki sebebe dayandığına bakmak gerekir.
Uyuşmazlık, murisin vefatından sonra banka kartı vasıtasıyla çekilen aylığının tahsili istemine ilişkindir. Söz konusu fiil, ceza hukukunda Türk Ceza Kanununun “Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması” başlıklı 245. maddesinde müeyyideye bağlanmış olup, anılan maddede başkasına ait bir banka veya kredi kartını kullanarak yarar sağlamak hususu cezalandırılmıştır. Özel hukuk alanında ise; davanın, somut olayın özelliğine göre, sebepsiz zenginleşme ya da haksız fiilden kaynaklandığı kabul edilebilir. Bu hukuki sebeplerden herhangi birine dayanılması imkan dahilinde olup, bu durumda hakların yarışmasından (telahukundan) bahsedilir.( Andreas von Tuhr, Borçlar Hukukunun Umumi Kısmı, C.Edege Çevirisi 1983, Sahife 452 ve 453;, Dr. S.Reisoğlu Sebepsiz İktisap Davasının Genel Şartlan 1961 sahife 42 ve sonrası, Fikret Eren.; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. III, 4. B., İstanbul,1994, sayfa 14)
Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, somut olayda, uyuşmazlığın, haksız fiilden kaynaklandığı, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanmadığı belirgin olup, bu yönde, davada 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığı gibi, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklandığını ortaya koyacak başka bir hüküm de mevcut değildir. Bu nedenle, davanın İş Mahkemesinde değil, genel mahkemede görülmesi gerekir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, temyiz yoluna başvuran davacı Kurum vekilinin ve davalı F.. A..’un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının davalı Fevziye Altık’a iadesine, 23.09.2014 günü oybirliği ile karar verildi.