Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/17542 E. 2014/20083 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17542
KARAR NO : 2014/20083
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

Mahkemesi : Kocaeli 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 16.05.2014
No : 2014/45-2014/258

Dava, ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadan, 21.05.2010 tarihinde boşandığı anlaşılan davacının, 10.06.2013 tarihinde vefat eden babasından hak sahibi sıfatıyla 11.07.2013 tarihinde Kuruma başvurarak ölüm aylığı talep ettiği, Kurumca talebinin reddi üzerine eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olan ve 01.04.1978–25.04.2013 tarihleri arasında 438 gün çalışması bulunan davacının babasının vefatından önce 11.04.2013 tarihinde 600 gün askerlik borçlanması yaparak kurumca çıkartılan borcu 25.04.2013 tarihinde ödediği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, somut olayda davacının murisinin sigortalılık süresinin davacıya ölüm aylığı bağlanmasına yetip yetmediği noktasında toplanmaktadır.
Buna göre davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 32. maddesinde yer alan “Ölüm aylığı; a) En az 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş veya 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş, b) 47 nci maddede yazılı sebeplerle kazaya uğramış, malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olup henüz işlemi tamamlanmamış, c) Bağlanmış bulunan malûllük, vazife malûllüğü veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş, durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen sigortalının genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığından dolayı prim ve prime ilişkin her türlü borcunun olmaması veya ödenmesi şarttır.” hükümleridir.
Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29/09/2010 traih ve 2010/21-301 E.;2010/438 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir.
Yukarıda belirtildiği üzere, yaşlılık aylığı tahsisi için istenilen koşulların, sigortalılık başlangıç tarihi (gerek mülga gerekse halen yürürlükte bulunan sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak ilk defa çalışılmaya başlanılan tarih) ile aylık talep tarihi arasında (aylık talebinde bulunmuş olmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasındaki sürede) gerçekleşmiş olması aranmaktadır.
Bu arada “Hizmet borçlanması”, sigorta kapsamında sayılan fakat bildirilmemiş ve primi ödenmemiş sürelerin, ilgili tarafından başvurularak primlerinin ödenmesi işlemidir (Şakar, Müjdat: Sosyal Sigortalarda Hizmet Borçlanması ve Hizmetlerin Birleştirilmesi, Yaklaşım Dergisi, Temmuz/2005, Sayı:151) Önemle belirtilmelidir ki, sigortalının, mevcut olmayan bir süreyi borçlanabilmesi de, mümkün değildir.
Eldeki davada da, davacının murisinin 10.06.2013 tarihinde vefat ettiği, buna göre davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Yasanın 32’nci maddesi gereğince her türlü borçlanma süresinin hariç tutulması gerektiği, bu kapsamda davacının babasının 25.04.2013 tarihinde yaptığı borçlanmanın da 5510 sayılı Kanun’un 32/2-a maddesi hükmünde öngörülen 900 günün hesabında dikkate alınmasına ve bu şekilde ölüm aylığı alabilmesine yasal imkân bulunmadığı açıktır.
Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak mahkemece, davacının babasının ölüm aylğına yeterli 1800 gününün olup olmadığının da araştırılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.10.2014 gününde karar verildi.