Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/1680 E. 2014/19822 K. 17.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1680
KARAR NO : 2014/19822
KARAR TARİHİ : 17.10.2014

Mahkemesi : İzmir 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 19.09.2013
No : 2013/398-2013/539

Dava, tedavi gideri alacağı istemine ilişkindir.
Mahkemece; dava konusu uyuşmazlığın çözümü İdari Yargının görev alanı kapsamında kaldığından dava dilekçesinin görev yönünden reddine, görevli mahkemenin İdari Yargı Mahkemeleri olduğuna, yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevli Mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına karar verilmiştir. Tarafların temyiz etmemesi üzerine hüküm 30.09.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Davalı Kurum vekili 11.11.2013 havale tarihli dilekçe ile vekalet ücreti talebinde bulunmuştur. Mahkeme de bunun üzerine 14.11.2013 tarihli ek karar ile; dosyanın yetkisizlik kararı verildikten sonra yasal süre içerisinde görevli Mahkemeye gönderilmesi yönünde başvuruda bulunulmadığından H.M.K’nun 20/1 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına, 24,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan harcın mahsubu sonrası artan harç tutarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 440,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine şeklinde karar vermiştir.
Mahkemece verilen 14.11.2104 tarihli ek kararın, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İdari yargının görev alanında kalan bir davanın adli yargıda hukuk mahkemesine açılması durumunda izlenecek sürece ilişkin olarak, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununda birbirini tamamlayan düzenlemeler yer almaktadır. 6100 sayılı Kanunun “Dava şartları” başlığını taşıyan 114. maddesinde, yargı yolunun caiz olması durumu, dava koşulları arasında sıralanmış, “Dava şartlarının incelenmesi” başlıklı 115. maddesinde, dava koşulu eksikliğini saptayan mahkemece davanın usulden reddine karar verileceği belirtilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda ayrıca; “Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler” başlıklı 20. Maddesinde, görevsizlik ve yetkisizlik kararları üzerine kararı veren kesinleşmeden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkemeye başvurularak dava
dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmesi gerektiği, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ve yine yasanın “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. Maddesinde, “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder.” şeklinde düzenlemeler vardır. Diğer taraftan 2577 sayılı Kanunun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ile idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenlerce açılan tam yargı davaları idari dava türleri olarak sıralanmış; “Görevli Olmayan Yerlere Başvurma” başlıklı 9. maddesinde; çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girmesine karşın, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi durumunda, bu konudaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren (30) gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği, görevsiz yargı makamına başvuru tarihinin, Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği, adli yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra, anılan (30) günlük süre geçirilmiş olsa da, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabileceği bildirilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında mahkemenin ilk kararı ile inceleme ve temyize konu 14.11.2013 tarihli ek kararı değerlendirildiğinde; yargı yolu sorununun, 6100 sayılı yasanın 114. maddesine göre “dava şartları” ndan olduğu ve idari yargı alanına giren davanın, dava şartı eksikliğine dayalı olarak usulden reddine karar verilmesi gerektiği, bu husus aynı Yasanın 331. maddesinde de düzenlenmediğinden yargılama gideri ve vekalet ücretine de hükmedilmesi gerektiği, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu ilk kararda yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmediği, ancak bu kararın tarafların temyiz etmemesi üzerine 30.09.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Buna rağmen davalı Kurum vekilinin 11.11.2013 havale tarihli dilekçesi üzerine; mahkemece, dilekçenin reddine karar vermesi gerekirken, 14.11.2013 tarihli ek kararına göre, kesinleşmiş olan kararda değişiklik yapılamayacağı göz ardı edilerek, 6100 sayılı Kanunun adli yargı mahkemeleri arasındaki görev konusunda uygulama olanağına sahip 20. maddesi uyarınca karar oluşturulması isabetsiz olduğu, çünkü idari yargıda görülmesi gereken davanın yargı yolu yanlışlığı nedeniyle adli yargıda açılması durumunda görevli idari yargı mahkemesi belirtilerek dosyanın anılan mahkemeye
gönderilmesi yönünde hüküm oluşturulamayacağının dikkate alınmaması ve vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi