YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16672
KARAR NO : 2014/20343
KARAR TARİHİ : 23.10.2014
Mahkemesi : Alaşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 13.12.2013
No : 2012/230-2013/291
Dava, yersiz yetim aylıkları nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 29.05.2003 tarihinde kesinleşen davacıya, yaşamını yitiren iştirakçi babası üzerinden 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan yetim aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca gerçekleştirilen işlemle kesilerek, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden takibe geçildiği ve davacının eldeki dava ile yersiz aylıklar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır.
506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56’ncı maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanun, önceki sosyal güvenlik yasalarını birleştiren temel kanun niteliğinde olduğundan, gerek değiştirilen veya yürürlükten kaldırılan, gerekse geçici ve geçiş hükümlerinin yer aldığı maddelerle birlikte ele alınıp değerlendirmeye tabi tutulduğunda ise; Kanunun “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş
hükümleri” başlığını taşıyan geçici 1’inci ve “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı geçici 4’üncü maddeleriyle, kanun koyucu tarafından, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde yukarıda belirtilen beş adet sosyal güvenlik kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle hak sahiplerine bağlanan aylığın, durum değişikliği sebebine bağlı olarak kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, yine anılan kanun hükümlerinin esas alınması gerektiği benimsenmiştir. Ancak söz konusu kanunlarda, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusu, aylığın bağlanması engeli veya kesilmesi nedeni olarak öngörülmemiştir. Dolayısıyla davanın yasal dayanağını oluşturan 56’ıncı maddesindeki uygulama ilk kez 5510 sayılı Kanun ile getirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 101’inci madde hükmüne göre ise, 5510 sayılı Kanunda aksine bir düzenleme bulunmayan durumlarda, bu yasa hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği öngörülmüştür. Bu nedenle; davaya konu uyuşmazlıkta iş mahkemelerinin görevli olması nedeniyle, Mahkemece, davanın esasına girilerek yapılacak yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, “Görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğundan” bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.