Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/1654 E. 2014/20451 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1654
KARAR NO : 2014/20451
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

Mahkemesi : Nevşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 31.10.2013
No : 2013/306-2013/651

Davacı, 08.01.1996-30.04.2003 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanuna tabi olarak isteğe bağlı sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 05.05.1997 tarihi itibarıyla başlayan 506 sayılı Yasa kapsamındaki zorunlu sigortalılık durumu gözetilerek, 08.01.1996-04.05.1997 arası dönem yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ile davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1479 sayılı Kanunun isteğe bağlı sigortalılığa ilişkin düzenlemeyi içeren 79. maddesinin, öncesinde 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, sonrasında 4956 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hükmünde; isteğe bağlı sigorta primlerinin ödenmemesi, isteğe bağlı sigortalılığı sona erdiren yasal bir neden olarak öngörülmemiş ise de, anılan maddede 04.10.2000 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 25. maddesiyle yapılan değişiklikte, “art arda üç ay prim ödenmemiş olması” isteğe bağlı sigortalılığı, son prim ödeme tarihi itibariyle sona erdiren yasal bir neden olarak belirtilmiştir. Yine, 04.10.2000 tarihi öncesindeki isteğe bağlı sigortalılık dönemine ilişkin prim borcu bulunanlar yönünden, aynı Kanun Hükmünde Kararname’nin geçici 2. maddesi, 04.10.2000 tarihinde 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olanların isteğe bağlı sigortalılıklarının, bu Kanun Hükmünde Kararname’nin yayımlandığı tarihe kadar birikmiş tüm prim borçlarını, Kanun Hükmünde Kararname’nin yayımı tarihini takip eden 6 ay içinde ödemeleri şartıyla devam ettirileceği, bu şartı yerine getirmeyenlerin sigortalılıklarının ise, son prim ödeme tarihi itibariyle sona erdirileceği hükmünü içermekte ise de, anılan Kanun Hükmünde Kararname tüm hükümleriyle, Anayasa Mahkemesinin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca iptal edilmiştir.
1479 sayılı Kanuna 03.07.2001 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 4692 sayılı Kanunla eklenen geçici 1. maddenin 2. fıkrasında ise “1479 sayılı Kanuna göre 04.10.2000 tarihinden önce isteğe bağlı sigortalı olanların bu sigortalılıklarının 30.06.2001 tarihine kadar birikmiş tüm prim borçlarını, bu tarihten itibaren 6 aylık süreye ilişkin prim borçlarıyla birlikte 31.12.2001 tarihine kadar ödemeleri şartıyla devam ettirilir.” hükmüne yer verilmiştir.
1479 sayılı Kanunun 79. maddesinde, 4956 sayılı Kanunun 33.maddesiyle yapılan ve 08.08.2001 tarihi itibariyle yürürlüğe giren yasal düzenleme ile de; “sigortalının toplam borcunun 3 aylık prim ve ceza tutarından fazla olması, isteğe bağlı sigortalılığın, sigortalının daha önce ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle sona erdirilmesi” nedeni olarak öngörülmüştür.
Dava konusu somut olayda; 08.01.1996 tarihinden itibaren 1479 sayılı Kanun kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak tescil edilen ve prim ödemesi görünmeyen davacının; prim ödemesi bulunmadığından bahisle Kurumca, tescil tarihi itibarıyla terk işlemi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında, her yasa yürürlükte olduğu dönemde geçerli ise de, yasa koyucu 04.10.2000 öncesi isteğe bağlı sigortalı olanların prim borçlarının tasfiyesi yönünde çeşitli tarihlerde hükümler getirmiştir.
Hal böyle olunca, davacının ihtilaf konusu döneme ilişkin anılan yasal düzenlemeler kapsamında prim ödemesi ile yasal süresi içinde anılan yasal hükümlerden yararlanmak amacıyla Kuruma başvurusunun bulunup bulunmadığı usulünce araştırılıp belirlenerek, bulunmaması halinde isteğe bağlı sigortalılığın başlangıç itibarıyla sonlandırılmasına yönelik kurum işleminin yerinde olacağı da dikkate alınarak, yapılacak değerlendirme sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.