Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/16442 E. 2015/18444 K. 03.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16442
KARAR NO : 2015/18444
KARAR TARİHİ : 03.11.2015

Mahkemesi : Manisa 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 05.06.2014
No : 2008/30-2014/446

Dava ve birleşen davalar rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davalı sigorta şirketi yönünden davanın reddine diğer davalı yönünden davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı B.. B.. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi …. …. tarfından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Davanın yasal dayanağını teşkil eden 506 sayılı Kanunun 39. maddesinde “Üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında, Kurum, sigortalı veya hak sahiplerine gerekli bütün yardımları yapar. Ancak Kurum yapılan yardımların ilk peşin değeri için üçüncü kişilere, istihdam edenlere ve diğer sorumlulara rücu eder.” hükmü öngörülmüştür.
Davalı B.. B.., zamanaşımı def’inde bulunduğu halde, bu konunun yöntemince irdelenmediği anlaşılmaktadır. Hükme dayanak alınan 5510 sayılı Kanunun 93. maddesinin davaya konu trafik kazasının meydana geldiği tarihten sonra yürürlüğe girmesi ve geçmişe dönük uygulanacağına ilişkin herhangi bir hüküm içermemesi nedeniyle eldeki davada uygulanmasının mümkün olmadığı belirgindir.
Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.01.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı)Davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı defi konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmeden işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırıdır

Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin istemlerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı; tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zamanaşımının, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı hüküm altına alınmıştır. Anlaşılacağı üzere maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Özellikle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
İnceleme konusu davada; davalının yasal süresi içerisinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’ileri kapsamında, yukarıdaki düzenleme ve açıklamalar ışığı altında araştırma ve irdeleme yapılarak elde edilecek sonuca göre infazda tereddüt uyandırmayacak biçimde karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan B.. B.. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan B.. B..’ya iadesine, 03.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.